15 Nisan 2009

CL' de Yarı Final Yolu-1



Resmen uyutuluyoruz, en büyük diye adlandırılan derbimizden bile bir tutam futbol tadı alamıyor ve dün akşam takır takır futbol görüyorsak sahada, geçmiş olsun. Bu tür maçları izlemenin iyi mi kötü mü olduğuna bir türlü karar veremedim, yine de bu tip maçlar da olmasa futbol hiç çekilmeyecek.

Dünkü maç 4-4 bitse de ilk tebrik edilecek isim Benitez olmalı. Takımına müthiş bir inanç aşılamış ve sahaya sürmüştü. İlk yarıda o kadar panikten uzak oynadıkı Liverpool, sanki istediği an gereken skora ulaşacak bir havası vardı. Nitekim ilk yarının bitimine 10 dakika kala skor 2-0 Kırmızılar lehine gelmişti bile. Devre sonuna kadar 3. bile bulmaları içten değildi.

35. dakikada spiker Uğur Önver'in "Malouda'sı" Kalou'nun yerien giren Anelka maçı çeviren isim oldu. Yaptığı ortaya dokunan Drogba'nın da payını belirtmek lazım ama bir o kadar da Reyna'nın emeği var orada. Yediği 2. golde de top ne kadar sert gelse de üstüne geliyordu, bu 2 goldeki hatalar olmasa maçın nereye gideceği hiç belli olmazdı. Tamam Cech'de ilk yediği golde hatalıydı ama Aurelio'nun topu resmen direği yalatır biçimde kaleye göndermesinin de hakkını vermek gerekir.

Burada skorun her 2 takım aleyhine geliştiği anlarda didiplinden kopmamaları ve doğru bildiklerini oyunu her dakika sahaya yansıtmaya çalışmalarının da üzerinde durulmalı. Hamburg maçında skor 2-2 olduktan sonra futbol adına tüm bildiklerini bir kenara iterek oynamaya çalışan Galatasaray ya da İspanya karşısında skor 1-1 iken defansını bomboş bırakacak kadar savruklaşan Türkiye gibi takımlara örnek olmalı bu futbol mantalitesi. Anlaşılan daha çok ekmek yememiz gerekecek bazı şeylerin değişebilmesi için. Biz görürmüyüz orası da soru işareti ya neyse...

Hiddink'i zaten çok beğenirdim ama din akşamdan sonra Benitez'i takımı elenmesine takdir ediyorum. Maç öncesi demeçleri ile takımını bu kadar iyi motive edip, bu kadar kendinden emin bir şekilde oynatabildiği için. Maviler tarafında ise geçen sene Avram Grant ile çok yaklaştıkları kupayı Hiddink bu defa onlara kazandırabilir ama önlerinde çok ciddi bir engel var: Barcelona.
Maviler ile Kırmızılar'ın bu mücadelesine tüm çabasına rağmen Uğur Önver'de gölge düşürmeyi beceremedi. O nasıl rezil bir maç anlatımıdır Allah aşkına? Hiç mi kadroya bakmaz, oyuncuları bilmez bu adam? 30 dakika boyunca Malouda'yı takip etmekten yoruldu millet. 5 sn. içinde bir adam nasıl karşı kanada çapraz pas verip aynı topu yine kendisi alır. Koskoca Kalou'yu 30 dakika Malouda diye yuttumaya çalışmak, pes yani!

Diğer tarafta ise bir formalite maçı vardı. Sadece prosedürü yerine getirmekti amaç, yoksa kimsenin inancı falan yoktu turu geçen tarafın değişeceğine dair. Cezalı Guardiola, tribünden izledi maçı. Çok da fark etmiyor nerede olduğu aslında, takım zaten bazı hareketleri artık ezberlenmiş bir bağımlılıkla yapabiliyor. Attıkları gol yine muhteşem paslaşmalar sonrası Xavi'nin ceza sahası önüne bıraktığı topa Keita'nın şık vuruşu ile geldi. Klasik Barça yani...

Hiç yorum yok: