24 Mart 2011

Karim Benzema'nın 2011'i
















    Büyük umutlarla geldiği Real Madrid'de beklentilerin çok gerisinde geçen ilk yılın ardından Mourinho'nun gelişi de ilk aşamada beklentileri karşılamasına yetmedi. Higuain'in ileri uçtaki vazgeçilmezliği ve formu karşısında alternatif olma rolüne bile bürünemedi. Derken Arjantinli'nin sakatlanması sonrası uzun zaman kenarda beklemenin vermiş olduğu paslanmışlık ve kendine güven eksikliği ile oldukça zorlandı Fransız. Zaten Mourinho'da bu yetersizlikten ötürü Adebayor hamlesini yaptı, gelişi ile birlikte ilk maçlarda gol bile atıverdi.

Tam Benzema için karabulutlar çöküyor derken 2011 yılı ile birlikte adeta küllerinden doğuverdi Fransız. Bu yıl La Liga'da tam 9 gol atarak yalnızca 1 gol attığı ilk yarının üstüne tertemiz bir sayfa açmayı başardı.

Bu noktada Mourinho'nun da ön plana çıkarılmasa da payı olduğunu kabullenmek gerek. Oyuncularına vermiş olduğu sonsuz güven duygusu ve iletişim kurma tarzı ile daha önce bir çok oyuncunun performanslarında öncei ve sonrası ile kıyaslanmayacak derecede farklılaşma gördük. Milito bunların en bariz örneklerinden, Karim Benzema'nın da benzeri bir yoldan geçtiğini düşünüyorum. Gelinen nokta da oyuncunun kendine duyduğu ve güvenin ve bu güven duygusunu kendisine aşılanmasının ne kadar önemli olduğunu çok açık biçimde gözler önüne seriyor.

Xavi 100!

Xavi, 100. kez İspanya Milli Takım formasını sırtına geçirecek yarın akşam Çek Cumhuriyeti karşısında. , Futbolun çok ön planda olmayan gerçek yıldızlarından biri olarak sessiz sedasız 100 maç dile kolay...  Milli Takım arkadaşları ve ailesinin yer aldığı aşağıdaki reklam filminde de ufak bir 100 kutlaması yapılıyor.

22 Mart 2011

Alves'le 2015 Kadar...

















     Barcelona'ya ilk geldiğinde defansif yönünün zayıflığından dolayı, ki 1 sene önce Sevilla'da Uğur Boral'ın düşürdüğü hallerin izleri çok tazeydi, kadronun en zayıf halkalarından biri olarak adlandırmıştım Dani Alves'i. Geçen zaman açıkça beni haksız çıkardı çünkü Sevilla günlerinin aksine defansif anlamda da oldukça iyi işler çıkardı, eski günlerinden eser yoktu. Geçen 2.5 senenin ardında ortaya koyduğu performansın parlaklığı 2015 Haziran'ına kadar devam edecek yeni bir sözleşmeyi de beraberinde getirdi. Yarın saat 19'da yeni sözleşmeye imza atacak Brezilya'lı. Eğer aynı çizgiyi sürdürmeyi başarırsa, 32'sine geldiğinde emeklilik öncesi son imzayı da yine Barça'da atması da muhtemeldir eğer ülkesinde futbolu bırakma gibi bir hayali yoksa bir çok hemşehrisinde olduğu gibi.

Dost Acı Söyler














     Mehmet Topal'ın, Galatasaray hakkında beyanat verdiği söylense bir çokları yuvarlak, vefa dolu cümlelerle bezenmiş ifadeler bekler oyuncunun yumuşak, iddiasız karakterinden dolayı. Benim de aynı doğrultudaki beklentimin aksine çok net eleştirmiş Galatasaray Yönetimi'ni ve somut örnekler vermiş.

GALATASARAY YÖNETİMİ ÇOK KİŞİNIN AHINI ALDI
"Galatasaray'da yaşananlara çok üzülüyorum. İçim içimi yiyor.
Ancak bir açıdan da yönetimin, 'Biz nerede hata yaptık?' diye düşünmesi lazım. Bence Galatasaray yönetimi çok kişinin ahını aldı, sadece kendim için söylemiyorum. Hakan abiye, Hasan Şaş'a ve diğer arkadaşlara yapılanlar...
Bir gün bütün bunların "AH"ının çıkacağı belliydi. Kendimle ilgili konuya gelince, açıkçası ben kulübe karşı hep dürüst davrandım, ancak ayrılmadan önce en azından bir 'HELALLİK' beklerdim. Bunu dillendirmedim, ama beklerdim."

HELALLİK DEDİĞİM, BİR YILLIK ALACAĞIM
"Helallik dediğim, son 1 yıldaki alacağımı kastediyorum. Çünkü Valencia'dan teklif geldikten sonra ayrılmama izin vermek için tek şartın alacaklarımdan vazgeçmem olduğunu söylediler. Başka türlü izin vermeyeceklerdi. Düşünün Valencia'dan zaten bonservis bedeli alıyorlar, ama o da yetmiyor. Ayrıca alacağımdan da vazgeçmemi istiyorlar.

Mecburen vazgeçmek zorunda kaldım, çünkü zaten Valencia beni 2 yıldır takip ediyordu ve bu transferin artık uzamaması lazımdı. Düşünün zaten paranızı almak için 1 yıl bekliyorsunuz, sonra da yurt dışına transferinize izin vermek için sizi zamanında alamadığınız ve 1 yıldır beklediğiniz ve hak ettiğiniz paranızdan vazgeçmek zorunda bırakıyorlar. Helallikten kastım bu."


Böyle bir yönetim mantığı olamaz, adım gibi eminim bunu yapan da Adnan Polat destekli Adnan Sezgin'dir. İşte Polat'ın kankasını savunurken bahsettiği yöneticilik vasfı bu. Futboldan zerre çakmayan, saçma sapan işler yapan adam mevzuatı vesaireyi çok iyi biliyor diye övülüyordu tablo ortada. Yurtdışına gitme hayallerine karşılık resmen para almak, hakkındından vazgeçirmeye çalışmaktan düpedüz insanın duygularıyla oynamaktan başka nedir bu?

Bu mantalite, bu düşünce Galatasaray'ı yönettiği için utanıyorum. İnsan yönetiminden nasibini almamışların elinde bu kulübün haline bakınca şaşırmamak gerek, belki de bunlar iyi günler... 

17 Mart 2011

Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final Durağı

Inter 2. tur maçlarında kemiksiz tahmini engelleyen takım oldu. 88'de Pandev'in golü turu Bayern'in avuçlarının arasından kapıp İtalyanlar'a getiriverdi. Bu gol sadece Inter'i çeyrek final kapısını aralamakla kalmadı aynı zamanda Leonardo'yu Mourinho'nun küçümseyici demeçlerinden de kurtamış oldu.

Barça'nın zorlansa da Arsenal'i elemesi futbolun bir adaleti bence. İlk maç zaten o skoru haketmemişti. Milan ilk maçta kendi evinde yediği golün faturasını ödeyemedi, Schalke eski hocaso Magath ile Bundesliga'nın aksine tarih yazmaya devam ediyor. Bakalım eski dost Ragnick ile yolu daha da uzatabilecekler mi? Real Madrid son 5yıldır çeyrek final göremiyorken Mourinho'nun ellerinin değdiği her takım gibi çeyrek final biletini kapıverdi, üstelik geçen senenin hesabını görerek. Shaktar en iyi kuralardan birini çekmişti, Lucescu kariyerinde 2. kez çeyrek finale adım atmış oldu, yılların çabasının bu şekilde ödülünü almasını görmek çok güzel.

Chealsea ilk maçtaki skor avantajını kullandı, 2. maç bir nevi formaliteydi oynanması gerekiyordu sadece. Manchester, Fernandez'in golleriyle turu geçerken Meksikalı trancfer ücretinin parasının büyük kısmını kazandırmış oldu.

Yarın çeyrek final kuralar çekilecek, kura sonuçlarına göre yarı final ve Wembley yolu için tahminleri de yapmaya başlarız artık,

04 Mart 2011

Euroleague'de İspanyol Kuşatması

Bu akşam oynanan maçlar sonunda Euroleague'de çeyrek final eşleşmeleri belli oldu. 8 takımın 4'ü İspanyol. Çeyrek final sonunda en iyi ihtimalle 3, minimum 1 tane İspanyol Takımı'nı Final Four'da göreceğiz demek bu. Maccabi, Barcelona,Olimpiakos ve Real Madrid (Buradan Valecia gelirse de şaşırmam) muhtemel Final Four takımları olacak gibi duruyor.

CAJA LABORAL - MACCABI TEL-AVIV
BARCELONA - PANATHINAIKOS
REAL MADRID - VALENCIA
OLIMPIAKOS - MONTEPASCHI SIENA

İnsafsızlar!!!

İnsan daha 1 yıl önce rekor puana ulaştıran hocasına yapar mı bunu? Barnebeu'da eski dost Pellegrini, Arap Zenginleri'nin menejerlik oyuncaklarından biri Malaga'yı almış gelmiş ama adamı tanıyan da takan da yok.

İlk yarı 3-0, maç skoru ise 7-0. 10 olması içten bile değildi. Ronaldo sakatlanıp çıkmasa ve son 12 dakika takım değişiklik hakkı dolduğu için 10 kişi oynamak zorunda olmasa skor daha da renkli hale gelebilirdi.

Fazla bir şey istemiyoruz, sadece biraz insaf :)

Aciz Başkan!!!

Galatasaray Başkanı'nın ağzından yapılan açıklama kulübü yöneten zihniyetin içine düştüğü şuursuzluk girdabını gayet güzel anlatıyor.

"Galatasaray'da hedefler bitmez, önümüzde önemli maçlar var. Galatasaray bir noktada Türkiye Ligi'nin şampiyonunu belirleyecek konumda. Şampiyonluk adaylarından 3 tanesi Türk Telekom Arena'ya gelecek. Biz aynı ciddiyetle devam edeceğiz."

Bir başkan bu lafları etmesine rağmen hala o koltukta oturmaya devam edecek ise kimse çıkıp da Galatasaray Gelenekleri'nden falan bahsetmesin. Yılların takımını hedef ve vizyon olacak bu kadar küçültmek kimsenin haddine değil!!!

Kanka'ya Veda

Adnan Polat Değirmeni'nin son kurbanı kankası Adnan Sezgin oldu. Aslında Kurban terimini daha çok, maruz kalanlar, hak etmeyenler için kullanırız dolayısı ile kovulmayı sonuna kadar hakeden birinin görevden ayrılmış olması için kullanılması yanlış oldu kabul!

Polat son kozunu oynadı çünkü daha önce gönderdiği 5 teknik adamdan sonra Hagi'nin gönderilmesi pek bir şey ifade etmeyecekti.

Görevi boyunca yönetemediği ilişkiler, saçma sapan yerli transferleri nedeniyle hala o koltukta oturuyor olmasını Kankası'na borçluydu. Yaser, Mustafa Sarp, Ferdi, Serkan, Mehmet Batdal ve nicelerine rüyalarında göremeyecekleri formayı giydiren Sezgin'i Galatasaray Tarihi altın harflerle yazacak!!!

Ama yeter mi tabiki yetmez, asıl kader ortağında sıra. "Beraber geldik beraber gideriz" açıklamasından sonra "Hani verdiğin sözler" şarkısını mırıldanıyor mudur Sezgin ama bu şarkı milyonlarca taraftarın ağzında bugün... Galatasaray Tarihi'nin açık ara en nefret edilen, en başarısız başkanı olacak Polat ve ne yapsada bunun önüne geçemeyecek.

Veee inşallah soradaki de O olacak!