14 Aralık 2008

Beşiktaş 1:0 Ankaragücü



Bu maç için konuşulacak en büyük güzellik Holosko olmalı. Özellikle ilk yarıda Beşiktaş'ın bulduğu her pozisyonda O vardı. Defansın arkasına yaptığı koşular ile defansın dengesini o kadar güzel bozuyor ki Nobre'nin mücadelesi ile birleşince rakip takım savunması çok yıpranıyor. Fenerbahçe derbisinde böyle bir oyuncudan faydalanmak için maçın son çeyreğini beklemek gerçekten de çok yanlış bir hamle olmuş. Galatasaray maçında da Holosko-Nobre ikilisi en büyük koz olacaktır, bugün de sinyalleri verildi bunun.

Maçın ilk yarısında da bu ikili ile Ankaragücü karşısında çok sayıda fırsat yakalandı. Farkı arttırması içten bile değildi Beşiktaş'ın ama bu cömertliği neredeyse ikinci yarı başlarına iş açacaktı. Yiyecekleri bir gol kolayca uzanabilecekleri 3 puanın ellerinden kaymasına bile yol açabilirdi. Daha güzel bir oyun izlediğimiz ilk 45 dakikalık dilimde oyunu gol öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak gerekiyor. Gole kadar Ankaragücü'nün kontrolünde görünen oyun golden sonra ilk yarı sonuna kadar Beşiktaş'ın kontrolünde geçti.

İkini yarı ise akıllarda kalan en belirgin pozisyon Ankaragücü'nün son 10 dakika içinde bulduğu kontratak ve direkten dönen top. Onun dışında genel olarak saha içi organizasyonda yaşanan sıkıntıların izleri görüldü her iki takımda da.

Beşiktaş'ın sahada oynadığı futbol için herhangi bir sistemin ürünü demek kolay değil. Bloklar arasındaki mesafeler oldukça fazla. Takım daha çok bireysel çabalar ile oyunu sürüklüyor. Oyuncular arasındaki mesafeler topa hükmedebilecek pas alışverişini sağlamaktan uzak, daha yakın ve hareketli olmaları gerekiyor. Ardarda yapılan pas sayısı 5'i geçmiyor bir çok pozisyonda. Zorluk derecesi fazla olan maçlarda sıkıntı yaratabilecek eksiklikler gibi duruyor bunlar. Orta sahada rakibi top kullanmasına engel olacak şekilde bir baskı ve pres gücü oluşturmamaları da diğer dikkat çekici nokta.

Ankaragücü'ne gelince ikince yarıda Murat Erdoğan ve Gökhan'ın gereğindne fazla top tutuşları bazı ataklarda hızlı hareket etmelerini önledi takımın. Zaten takımın orta sahasında top tutabilen iki isimde kendileri, onlar da yanlış işler yapınca takım düğümlendi resmen. Iglesias'ın oyuna alınması için neden o akdar beklendi anlayamadım. Ünal Karaman'da Galatasaray maçında yedek soyundurmuştu kendisini. Mehmet Yılmaz'ın etkisiz oyununa o kadar tahammül edilmesi şaşılacak şey.

Holosko ve Nobre'nin mücadelesi dışında Ekrem'in pozitif futboluna da değinmek gerekiyor.İlk defa bu kadar dikkatle izledim kendisini. Topu ayağına aldığında ne yaptığını bilen, sakin, tekniği yüksek bir oyuncu. İlerleyen süreçte Beşiktaş'a daha da yararı dokuncaktır, kesinlikle iyi transfer.

Önümüzdeki hafta Ali Sami Yen'de bu görüntü ile iş hali zor Beşiktaş'ın. Bugün olduğu gibi orta sahada dirençsiz olurlar ve Galatasaray'a kolay top kullanma imkanı verirler ise varın gerisini siz düşünün. Mustafa Hoca'nın derbide orta sahayı daha sağlam tutacağını düşünüyorum, zira göreve başlamadan önce Galatasaray maçlarında yaptığı yorumlarda eksik noktaları gayet güzel belirtiyordu.

Hiç yorum yok: