25 Şubat 2009

Michael Skibbe...



Bir kaç gündür önemli gelişmeler oldu Galatasaray'da. Bu arada konu ile ilgili yazı yazmadım, sadece gelişmeleri izleyip oalcakları görmek istedim. Artık sular durulmuş görünüyor, meydana çıkma vaktidir artık!

İlk geldiği andan itibaren "Saftig" in 2000'li yıllardaki muadili yakıştırması yapıldı kendisi için. Çalıştığı her kulüpten gönderildiği, adam gibi bir başarısının olmadığı yazıldı. O bir stajyerdi ve asla Galatasaray'da başarılı olamayacaktı. Bir defa karar verilmişti O'nun için ağzıyla kuş tutsa da yaranamazdı artık.

Transferinin neden, hangi amaçla yapıldığına ben de anlam veremedim ilk duyduğumda. Leverkusen'de son 3 yılda belirli bir aşama kaydetmişti ama yurtdışında ve şampiyonluğa oynayan bir kulüpte çalışmamış bir teknik adamın gerçekten de Türkiye'de antrenörlük yapmanın zorluğu ile nasıl başa çıkacağı düşüncesi akılları kurcalamaya başlamıştı.

Aradan 8 ay geçti ve Galatasaray'da zaten pamuk ipliğine bağlı olan geleceği Kocaeli maçı sonrası sonlanmış oldu.

Yıllar sonra ilk defa bir teknik adamın gidişi bu kadar hüzünlü geliyor bana. Sanırım efendiliği, mazlum görünüşü etkili bu düşüncenin uyanışında. Uzun zaman sonra yerden ayağa pas yapabilen, şişirme toplar ile gol aramayan bir takım oluşma olasılığını görünce oldukça heyecanlandırmıştı taraftarı ama görevini sadece teknik sorumluluk olarak düşününce, ki belki de gelmiş olduğu kültürün bir yansımasıydı bu, direktörlük kısmı geri planda kaldı ve yönetimin icraatları ile oluşturduğu o otorite boşluğu buradaki kariyerini bitiren ana etken oldu.
Tam 16 hafta minimum eleştiri ve umutla izledim kendisini. Geçen seneki o agresif kaos futbolundan hatta 2001 yılından sonra ne olduğu belli olmayan oyun planlarının ardından ilk defa derli toplu planlı bir anlam yüklüydü Galatasaray'ın oyunu ama burada oyuncuların bireysel performanlarına ve motivasyonlarına o kadar bağlı bir hale geldiki sistem, Skibbe bu gelişimi sağlamayınca olanlar oldu zaten.

Mehmet Demirkol'un doğru bir tespiti var bu konuda "Eskişehir maçında kötü oynayan takımıi Benfica'da o şekilde oynarken görünce şaşırdığını takımın kendisini şaşırttığını söylemişti Skibbe. Ondan sonraki ilk lig maçında ise takımın aynı kadro ile oynadığı kötü futbola da anlam vermesi çok zordu. Şimdi kendisine sorarsanız eğer neler olduğunu muhtemelen kendisi de tam olarak çözememiştir".

Skibbe'nin bugün gelinen tabloda yaptığı taktik hataların elbet payı var ama otorite boşluğu oluşması konusunda zerre suçu yok. Çünkü Skibbe zaten buydu, Leverkusen'dekinden farklı bir kişiik sunmadı buradaki futbolculara. Eğer ortada bir sorun var ise O'nun bu yapısını bilip de bu koca sistemi kontrol etmesini bekleyen, hatta zaaf yaşadığı zaman "Ben müdahale ederim" düşüncesini taşıyaların varlığıdır. Alman teknik adam tüm iyi niyeti ile hatalarına rağmen elinden geleni yapmaya çalışmış ama şu andaki futbol şubesi yönetimi ile bir çok hocanın yaşaması muhtemel başarıssızlığı yaşayıp görevine son verilmiştir.

Yolun açık olsun, yıllar sonra o unutmaya başlanılan Avrupa Zaferleri'ni yeniden bizlere hatırlattığın için sağol. Sakın görevine son verildiği için üzülme, sadece bu ülkenin son 15 yıllık futbol geçmişine ve kimlerin bu ülkeden kovalanarak gönderildiğine bakman bile yeterli.

Hoşçakal...

Hiç yorum yok: