11 Ekim 2008

Yola Devam



Maç başlamadan önce kolay bir 90 dakika olmayacağını ve 3 puanın zor olduğunu yazmış, bunu da Bosna'nın dirençli yapısına, bizim üretkenlikten yoksun orta sahamıza bağlamıştık. Bosna'nın dirençli yapısını göremedik ama Arda-Aurelio-Ayhan-Kazım 4'lüsünden kurulu orta sahanın yaratıcılık konusunda sıkıntı yaşadığını ilk 35 dakikada gördük. Peki 35'ten sonra ne değişti? İşte orada devreye Norveç deplasmanında gereksiz bir şekilde oyuna sağ bek olarak başlayan İbrahim Kaş'ın sakatlanarak Gökhan Gönül'ün oyuna dahil olmasını sağlayan "Şans Faktörü" devreye girdi. Batuhan sakatlandı ve sahaya Nuri'nin sürülmesi ile daha çok top yapabilen, yaratıcı bir orta saha ortaya çıktı. Maçın dönüm noktası maçın bu anı oldu dersek yanılmış olmayız sanırım.

2. yarıda çok daha tempolu bir futbol ve Mevlüt'ün beceriksizliği devredeydi. Bu arada Bosna'da iyice geriye çekilip şaşkınları oynamaya başlamıştı. 70. dk. ya kadar 2 gol bulup maçı daha da zorlaşmadan basitleştirmeyi başararmamıza rağmen defans oyuncularının beceri eksikliği ve Sabri'nin bir açık gibi oynayarak sağ bek pozisyonunu çok boşta bırakması kalan dakikalarda yüreğimizi ağzımıza getirmeye yetti de arttı bile.
Euro 2008' den hatta 2008 eleme maçlarından bugüne geçen süreci düşününce şu soruyu sormadan edemiyorum: "Neden maçların bir çoğunun 2. yarılarını ilk yarılarda yaptığımız hataları ve sahaya sürmüş olduğumuz hatalı 11'leri düzeltmek için harcıyoruz?". Diğer bir soru: "Sabri İspanya maçında arkasını bu kadar boş bırakma cesaretini göstermez ve savunmada da bu kadar çok hata yapmayız değil mi?". Peki "Mevlüt bu beceriksizlikle zorlu maçlarda bizi sonuca götürecek etkinliği gösterebilir mi?" . Son bir soru : "Fatih Tekke'nin bu Milli Takım'da oynayabilmek için hükümeti mi devreye sokması gerekiyor?". Şimdilik bu kadar soru yeter, ilaç gibi 3 puanın tadını daha fazla kaçırmayalım.

Hiç yorum yok: