10 Mart 2009

Saraçoğlu'nda UEFA Kupası Hedefi

Şampiyonlar Ligi'nden elenilmesinin akabinde Adnan Polat kameraların karşısına yeni bir hedef ile çıktı : "Saraçoğlu'nda UEFA Kupası'nı kaldırmak"

2006 yılında Olimpiyat Stadında Şampiyonlar Ligi maçlarını oynatıp rakip takımların haklı olarak "Bu muymuş Cehennem dedikleri?" şaşkınlıklarına şahitlik yapılırken konulan "Hedef Atina" balonundan daha inandırıcı bir hedefti bu sefer ki.

Steau hezimitinin üstünden 6 ay geçti, hedef ilk günkü gibi yerinde duruyur. Peki bu süreçte yaşanılanlar hiç mi rotayı değiştirmedi?

*İlk sarsıntı olan Şampiyonlar Ligi'ne girememenin akabinde Skibbe'nin arkasında duramayacakları izleniminin verilmesi

* 3 ay bile savunamayacakları bir teknik direktörün görevine son vermek için yardımcılarını göndererek futbol literatüründeki acemiliklere bir yenisini daha eklenmesi

*UEFA Kupası'nda ve Lig'de alınan iyi sonuçlar sonrası üzerindeki baskıyı azaltan Skibbe'nin sezonun 2. yarısında alınan kötü sonuçlardan sonra gönderilmesi

* Skibbe'den hemen sonra antrenörlük kariyeri büyük bir soru işareti olan Hagi'nin ilk teklif götürülen isimlerden olması

* Bülent Korkmaz'ın bir tercih olarak değil daha çok eldeki seçeneksizliklerin yönlendirdiği bir sürecin sonunda göreve gelmesi

2000 yılındaki sürece gelen kadar yapılanlara bakıyorum bir de şu yukarıdaki acemiliklere. Bir Türk takımının UEFA Kupası'nı alması mutlaka gurur verici bir olay olur ama bu kadar plansız, sistemsiz, programsız ilerleyen bir vizyonsuzluk ile yönetilen kulübün bu başarıya ulaşması başarının değerini ucuzlaştırmaz mı? Düşünmeden, aklınıza geleni yapacaksınız, ondan sonra da gidip UEFA Kupası'nı kaldıracaksınız...

Galatasaray'ın geleceği için en iyisi bu vizyonsuzluktan kurtulmaktır, yoksa kupa alınır ise en fazla 1-2 sene kazanılır ama Sezgin & Polat ikilisi bir arada iken başarı tohumları ekilebilecek daha çok yıl heba edilir.

Hiç yorum yok: