02 Mart 2009

Meira Transferi ve Oyuncu İhracı

Meira için Zenit'in yapmış olduğu teklif herkesin malumu. 6-7 milyon Euro'lardan bahsediliyor. Defanstaki sakatlıklar olmasa şu ana kadar çoktan anlaşma sağlanmıştı ama özellikle UEFA hedefi ve bu kadar sakatlık var iken Meira'yı satıp ortada kalma korkusu yöneticilerin elini kolunu bağlıyor. Meira satılır ise Semih için inanılmaz bir fırsat da doğmuş olacak. Kendisini gösterebilmesi için daha iyi bir fırsat bulamaz. Alternatifi olmadığı için de bir sonraki hafta kulübeye mahkum olması gibi bir seçenek olmayacağı için de oyuncu çok daha özgüvenle oynayabilir. Çünkü genç oyuncular konusunda yaşanılan en büyük sıkıntı, bu oyuncu sahaya sürüldüğünde sanki bu O'nun son şansıymış gibi bir hava verilmesi ve yapacağı bir hatanın bir sonraki hafta kulübede oturma ya da ilk 18 bile yer bulamama olarak kendisine geri dönebilme ihtimalinin fazlalığı bence.

Diğer bir konu da Polat'ın alt yapıdan kökenli oyuncuları satabiliriz açıklaması. Gyaet yerinde bir açıklama, zaten olması gereken bu. Yıllardır kulüplerimizin oyuncu transferlerinden doğru dürüst para kazanamadıkları düşünülür ise uygun fiyata elinizdeki oyuncuların piyasasını değerlendirmek oldukça manalı. Özellikle Porto'nun çok güzel uyguladığı bir strateji bu. Deco, Bosingwa, Pepe gibi oyuncuları satıp yıllardır Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalleri zorlamak için sağlam bir transfer sisteminizin olması gerekiyor. Aynı zamanda da verimli bir altyapıya sahip olmalısınız. Çünkü satılan oyuncunun parasının kulübe katkı sağlaması için ya yakın verimde bir oyuncuyu çok düşük bir bedelle alabilecek şekilde bir yapılanmanız olacak ya da altyapıdan yukarıya oyuncu çıkerıyor olmalısınız.

Burada Türk Futbolu'nun genel probleminin Galatasaray'daki yansımalarını görüyorsunuz. Özkaynak modeli konusunda en önlerde yer aldığı iddia edilen bir kulübün şu an A takımında doğru dürüst forma şansı bulan ve takıma doğrudan katkı yapan oyuncu sayısı (Uğur'u da dahil edersek) yalnızca 3 ve bu sayı 2002'den beri maksimumuna bu sene ulaşmış durumda. 2002'den beri A takıma yükselmiş oyuncular bunlar aynı zamanda. Ferhat, Özgürcan, Cafercan'ı da az da olsa gördük sahada ya da yedek kulübüsinde ama şimdi yoklar. Dolayısı ile altyapıların verimli kullanıldığını söylemek mümkün değil, en azından bir sürekliliğin varlığından söz etmek mümkün değil.

Buna ek olarak adam akıllı bir transfer sistemi olduğunu söylemek de kolay değil. Giden bir oyuncunun yerine gerçekten faydalı olabilecek bir yenisinin ikame edileceği garantisini bırakın taraftar ya da Camia'yı yöneticiler bile vermiyor. Çünkü sistem ve planlama yok. Daha çok menejer tavsiyesi ile oyuncular alınıyor ve bir deneme / yanılma mantığı hakim. Yıllardır hem para hem sahadaki verim hem de elden çıkarıldığında kazanabilecek meblağ yönünden ele alındığında büyük bir aptallıkla kaçırılan Ribery dışında ortaya konulmuş bir değer yok. Şimdi bu sistemde kulüplerin oyuncu satışı ile para kazanacalarını ve bunu yaparken de takımın performansını etkilemeyecek şekilde uygun taşları yerleştirmeyi becerebileklerini düşünmek mümkün mü?

Dolayısı ile Adnan Polat'ın sarf ettiği sözler gayet mantıklı ve anlamlıdır ama mevcut organizasyonluk içerisinde kulüplerin ne kazanacakları büyük bir soru işaretidir? Bu vizyon ancak aynı para ile yerine başka bir oyuncu alınmayana kadar takımın benzer performansı vermesinin zor olduğunu gösteriyor. Oysa özellikle alt yapının piyasaya dağıttığı ve şu anda kendi bünyesinde barındırdığı çok yetenekli isimler bu şekilde takıma kazanadırılarak çok ciddi katkılar elde edilebilir.

Bakalım zaman ne gösterecek, bu çarkı gerçekten doğru biçimde çevirmeyi becerebilecek mi kulüplerimiz merakla bekliyorum.

Hiç yorum yok: