16 Ağustos 2009

Trabzonspor 1:2 Diyarbakırspor

Haftanın en sürpriz sonucunun bu olduğunu söylemek için Pazartesi gecesini beklemeye gerek yok. Daha 2 -3 hafta öncesine kadar 14-15 oyuncu ile idman yapan, bu hafta içi takıma katılan ve 2008 Şubat ayından beridir forma giyemeyen 34 yaşındaki Tolga ile kaleci Espinoza'nın 11'de yer aldığı bir takımın böylesine zorlu bir deplasmandan oyunun hiç bir anında ezilmeden oynayarak galip döneceğini kim rahatlıkla söyleyebilirdi ki?

Trabzonspor'u ilk defa 90 dakika izleme şansı buldum, geçen hafta üzerine methiyeler dizilen oyundan sonra neler göreceğimi oldukça merak ediyordum ama 90 dakika sonrasında geride bıraktığı izlenim oyunun belli anlarında umut vaadedilse de genel performans olarak eksikleri olan bir takım olunduğuydu. Maça geçen kafta bıraktığı genel izlenim gibi paslı ayağa oynayarak başladı Trabzon, ana amaç basit oynamaktı ve bunu yapmaya çalıştılar. Belli bölümlerde 2. bölgede bunu seri hale getirseler de Diyarbakır'ın geriye çekilmeden önde basarak oynaması serinin uzun sürmesini engelleyen en önemli faktördü. Bu oyun mantığı Trabzon'u çok zorladı, ceza sahasına duran toplar dışında girmekte çok zorlandılar, golü bulana kadar da kaleyi bulan tek isabetli şut Ceyhun'un kafa vuruşundan gelmişti.

Bordo-Mavili ekibin 90 dakikalık görüntüsü üzerinden gidilirse ileri uçta ciddi bir sorunları olduğu açık, "Umut ile takımın gole yakınlığını sağlamak ne kadar mümkün" sorusuna cevap verilmeli öncelikle. Tamam dün orta sahadan beslenme açısından da çok şanslı değildi ama kendisinin oyuna katmış olduğu bir zenginlik de ne yazık ki yok. Trabzon'un tek sıkıntısı tabiki ileri uç değil, gerideki 2 bek de yetersizler özelikle hücum anlamında. Cale, tek top yapan ama adam eksilterek dirpling yapabilecek bir oyuncu değil ne yazık ki! Ceza sahasına isabetli orta açısından da karnesinde artıların sayısı yok denecek kadar az. Üstelik dün savunmada da kötüydü, Diyarbakır'ın tüm atakları onun kanadından gelişti. Serkan da sağ tarafta iyi niyetiyle mücadele etse de kenar oyuncusu olmadığı her halinden belli, o da Sabri gibi devşirme havasında.

Orta alanda ise Ceyhun geçen haftaki 2. yarı performansı ile ilk 11'de şans bulmasına rağmen Colman ile beraber takımın en etksiz isimlerindendi. Tjikuzu yerine Ceyhun'un oyundan çok daha önce çıkması gerekirdi, orada Broos'un yapmış olduğu değişikliği bu açıdan doğru bulmuyorum malesef. Daha sonra Tayfun ve Barış'ın içeri alınması da takımın sahadaki düşüşünü tersine çeviremedi. Aslında yapılan son 2 değişiklik takımın yedek kulübesinin de durumunu gösteriyor. Trabzon'un saha içinde eksikleri olduğu gibi yedek kulübesinde de oyuna girip katkı yapabilecek isimleri barındırma anlamında sıkıntı yaşamalarının olası olduğunu gösteriyor. Burada Grbiç'in katılımı bu problemi Süper Lig ölçüsünde değiştirebilir. Alanzinho-Yattara ikilisinden birinin yedek olacağı düşünülürse, değişiklik anında ilk akla gelecek isimlerden biri o olacaktır. Bunlara Ceyhun da eklenince düşündüğümüz kadar kötü bir tablo oluşmuyor ama yine de opsiyonlarınızın çok fazla olmadığı da ortada. Yani Trabzon'un sezon boyunca yapacağı değişiklikler diğer oyuncuların performanslarında ciddi bir artış olmadıkça Alanzinho- Yattara'dan biri + Ceyhun'un sahaya alınması olacaktır.

Hafata içi oynanacak Toulouse maçı öncesi akıllarda soru işareti bıraktı Trabzonspor. Sanılanın aksine dişili bir takım ile karşılacaşağını belirtmiştik daha önce, bu açıdan da en azından dün akşamdan farklı olarak kalesini gole kapatmalı Karadeniz ekibi. Gol atmamasına razıyız ama gol yemesi işleri çevrilemez hale getirebilir.

Diyarbakır2ın dün sahaya koyduğu oyun planı da üstünde durulmaya değer cinsten. İlk amacı geriye çekilmeden, önde basarak rakibe 2. bölgede pas yapma şansı bırakmamaktı. Şener-Abdullah-Ayman-Şener-Barış-Adnan 5'lisi ile çok iyi yaptılar bunu. Topu ayaklarına aldıklarında ise ya ileri uçtaki 2 fizikli forvet ya da Şener ile buluşturmaya çalıştılar. Şener'in takımı organize edişi, top dağıtışlı çok iyidi dün akşam. İleride oynayan oyuncuları da sırtı dönük top alrak kaleye yönelebilen isimler olunca ilk yarıda çok net 1 pozisyon da buldular rakibin sol taraftaki savunma zaafiyetini kullanarak. Atııkları ilk golde gol öncesi yapılan paslar dikakt çekiciydi, Adnan'ın final pasını görerek, düşünerek tam "kim dokunsa gol olur" bölgesine vermesi en az son vuruş kadar önemliydi.

Diyarbakır tam bir toplama takım havasında olsa da Süper Lig'in tecrübeli isimlerini kadrosuna katarak fena bir takım oluşturmamışlar. Kadrodaki tüm yabancıların katkı yapacak durumda görünmesi önemli bir artı. Kaleci dünkü oyunuyla ne yaptığını bilen, kendine güvenli bir havadaydı. Diallo, Sivasspor'dan bilinen bir oyuncuydu ve dün savunmada çok başarılıydı. Yine diğer Irak'lı Bassem'de ayağına hakim bir görüntü çizdive neredeyse hatasızdı. İleri uçta yer alan Tazemeta özellikle 2. golde yaptığı son vuruş ile dikkati çekti.

Hugo Broos'un en büyük şansı bu alışma döneminde yaşanacak muhtemel sıkıntıları alınacak 3 puanlar ile aşarak taraftarın takım üzerinde yaratması muhtemel baskıyı kırmak olurdu ama böylesine heyecanlı bir şehir için daha 2. haftadan kendi evinde yaşanılan mağlubiyet ne kadar göz ardı edilebilir acaba? Belçikalı'nın elbette zamana ihtiyacı var, en doğla hakkı bu ama karşısında bu zamanı ona tanıyacak bir şehir, bir camia olup olmadığı da olayın önemli bir boyutu. Bunu görmenin en iyi yolu da sanırım zamanın akışına bırakmak geleceği.

Hiç yorum yok: