09 Ağustos 2009

Gaziantep 2:3 Galatasaray



Her iki takımın da lige bu tür bir maç ve rakiple başlamayı tercih etmeyeceklerini rahatlıkla söylemek mümkün. Bir tarafta yüksek sıcaklık ve Gaziantep gibi zorlu bir takım, diğer tarafta da aynı doğa şartları ve ligin en büyük şampiyonluk adaylarından biri... Bu şartlar altında oynanan 90 dakikadan lige yeni sistem ve hocaları ile başlayan 2 takımın da alacağı 3 puan arızaların ve kayıpların maruz görüleceği bu dönemde ilaç gibi olacaktı.

Maça çok hızlı başladı Galatasaray. İlerideki 3'lünün hatta hemen arka tarafındaki hücum destekçilerinin sistem adına yapmasın beklenen bir kurgu ile kısa zamanda gole de ulaştı. İleride kağıt üstünde 1 adam görünse de kenardaki ve ortadaki oyuncuların desteği ile hücum hattını çabucak 3'lü 4'lü hale getirebilirsiniz. İşte tam da bu şekilde gole ulaştı Sarı-Kırmızılı ekip. Sağdan ceza sahasına giren ileri uç oyuncusu ve ceza sahasına sızan bir orta saha elemanının ortak çabası ile tabelaya eklenen 1 gol, hiç de fena bir organizasyon değil!

Gole rağmen Antep'in o geçen seneden alışılan yerden ayağa oynama çabası aynı şekilde devam edince oyunun kontrolünü ele geçirmeyi başardı hatta Ayhan ve Mustafa'nın boşalttığı ceza sahası önünden tehlikeli pozisyonlar da yarattılar. Rakibin bu kadar kolay şekilde kaleye akışının altının çizilmesi gerekiyor.

Tam bu anlarda bu sezon benzerlerini muhtemelen çokça göreceğimiz duran top organizasyonlarından atılan gol çok da iyi oynamadığı ve rakibi kendi sahasında kabullendiği anlarda Galatasaray için bulunmaz nimetti. Ayhan ve Mustafa'nın oyun temposu Galatasaray'ın sahadaki performansını belirlediği için onların topu kullanma noktasında yaşadıkları sıkıntılar direkt olarak takıma yansıdı ve Antep'in kurmuş olduğu baskının da asıl nedeni buydu. Bu açıdan bakınca atılan 2. gol rakibin üstünüzde oluşturmuş olduğu baskının kırılması anlamında da önemliydi ve Julio'nun uzaktan attığı gol olmasa Antep'in umutlarının ne kadar daha canlı kacalacağı büyük soru işaretiydi.

2. yarıda ise ilk yarıdaki roller tamamiyle değişti ve orta saha hakimiyeti tamamiyle Galatasaray'a geçti. Sarp ve Ayhan daha efektif oynamaya başlayınca haliyle Galatasaray'ın performansı da yukarı doğru ivmelenmeye başladı. Bu hakimiyet değişiminde Murat Ceylan gibi temposu yüksek bir adamın orta sahadan oyunun sağına doğru kayışının da etkisi olduğunu da belirtelim bu arada. Bu değişimin etkisi ile Gaziantep'e organize atak şansı verilmedi ve topa hükmeden taraf oldu Sarı-Kırmızılı ekip. Arıza yapma ihtimali olan bir savunmanın minimum açık ile oynamış olması da dikkat çekici noktalardan biriydi.

Galatasaray'ın sahadaki futboluna bakınca özellikle hücum anlamında geçen sezon Skibbe ile sahaya yansıtılandan çok farklı bir görüntü olduğunu düşünmüyorum ama arada temel ve önemli bir fark var: Oyun Disiplini. Takım bariz bir şekilde antrenörün istediklerini kapasiteleri ölçüsünde belirtilene sadık kalarak yapmaya çalışıyor ve bu da bariz bir fark koyuyor ortaya. Aynı zamanda oyuncuların ortaya koydukları arzu ve hırs da üzerinde durulması gereken nokta. İlerleyen haftalarda daha olumlu yansımlarını göreceğiz bu tablonun.

Galatasaray adına savunmanın daha az hata ile oynaması, Aydın'ın iştahlı oyunu ve savunmaya destek veren anlayışı ile öne çıkışı, sistem oturtulmaya çalışılırken kayıpsız ilerlenmesi olumlu noktalar ama görülen olumsuzlukların da altını çizmemiz lazım. Bu takımın yeni bir Linderoth'a ihtiyacı var. Sarp ve Ayhan aynı zamadan sakatlıktan çıktığı zaman göreceğimiz Mehmet Topal 3'lüsünden hiç biri oyunun temposunu hızlandıracak, akıllı bir şekilde alan parselleyecek beceriye sahip değiiler. Bu meziyetlere sahip tek adam da sakat. Herkes "Galatasaray'ın çok ön liberosu var" klişesini dillendiriyor hatta Sergen Yalçın bu akşam NTV'de bu cümlelerle konuşuyor üstüne Linderoth'un gereksiz olduğundan dem vuruyordu ama O da herkes gibi temel bir yanılgı içerisinde. Ön libero diye bir kavram açıkça söylüyorum "Futbola ihanettir". Neden mi? Çünkü bu tanımlama ile bu adamın sadece mücadele etmesi yeterliymiş, defansif meziyetlere sahip adamın orta sahada oynayan versiyonu gibi bir anlam çıkarılıyor, külliyen yanlış. Bu adam baybayağı orta saha oyuncusu ve bu şahısdan da beklenen oyunu 2 yönünü aynı efektiflikte oynamak. Dolayısı ile ne Fink, ne Ernst, ne Mehmet Topal ne Sarp ne de Ayhan tam olarak dolduraibliyor bu kavramın içini. Dolayısı ile Galatasaray'ın oyununu bir üst seviyeye çıkarması için mutlaka ama mutlaka buraya bir takviye şart, yoksa bir çok maçtan sonra aynı şeyleri tartışırız. Bunun dışında diğer sıkıntılar zamanla çalışılarak halledilecek mevzular.

Antep'e gelince Portekizli teknik adamın sunmak istediği Nurullah Sağlam'ın göstediklerinden farklı değil. Ivan De Souza'nın eksikliğinde Olcan'ın solda oynaması Sabri ve dolayısı ile Galatasaray için şanstı yoksa bu bölgeden çok zorlanabilirdi Sarı Kırmızılı takım. Çünkü Ivan etkili bindirmeler yapabilen önemli bir bek olarak ön plana çıkan bir isim. Sağ bek de Mehmet Yozgatlı'yı oynatmak bilinçli bir tecih miydi yoksa bir eksikliğin kapatılması amacıyla mı tercih edilmişti bilgim yok ama çok da iyi bir tercih olduğunu söylemek mümkün değil. Buna ek olarak defansın ortasındaki uyumsuz ikili de Antep'in sahadaki en büyük sorunlarından biriydi. Eski Real'li Julio Cesar'ın hataları daha büyük bela açabilirdi başlarına. Bu maçtan çıkacak en büyük derslerden biri de bu tandem göbeğine bir çözüm bulunması gerektiği olmalı.

Bireysel performans anlamında Aydın'dan bahsettik, Baros'un hep o bahsettiğimiz ve aslında Premiere Lig'de ve Fransa'da uzun süre tutulmasını engelleyen eksikliği bugün de ön plandaydı. Arda'ya gelince orta sahanın ortasında beklediğimden çok daha verimli oynuyor, şu sol tarafta oynama alışkanlığını kafasından çıkarıp ortada oynama konusundaki meziyetlerini arttırabilirse sınıf bile atlayabilir. Keita'nın zaman zaman durağan oyunu umarım zamanda daha defansif bir hüviyete bürünür çünkü şu haliyle zamanda ihtiyacı olduğu aşikar.

Galatasaray bu maçı alarak ilerleyen dönem için umutlu şekilde yoluna devam etme şansını cebine koydu ama eksik noktarın görmezden gelinmemesi lazım. Antep ise kötü başlamış olsa da bu lige ilk 10 içerisinde olacaklarını söylemek çok büyük bir öngörü olmasa gerek.

Hiç yorum yok: