02 Ekim 2010

Fenerbahçe 3:0 Gençlerbirliği












 5 günde 2 maç ve 9 gol hiç de fena değil ama işin ilginç yanı 6 gol atılan maça göre daha kısır görünse de gelecek adına umutlu olma adına daha fazla ipucu almak pekala mümkündü bu akşamdan, tabiki beraberinde taşınacak soru işaretleri de olacak. Akşamın ilk dikkat çekeni Alex'in fazla mesafe katetme isteğiydi. Ligin başında bu yana olmadığı kadar aktif ve istekliydi. Belki de Aykut Hoca ile aradaki buzları eritme yönünde adımlar atılmıştır, kim bilir.


Maçı iki dilime ayırmak mümkün, ilk yarıda biran önce golü bulmaya çalışan ve ilkini bulsa ardını getirecek gibi duran, Emre ile birlikte başlayan tüm oyuncuların eşlik ettiği önde basma isteğiyle defansif sertlik oluşturan bir yapıdaydı Fernebahçe. Gençlerbirliği 2. blgeden 3. bölgeye top taşımakta epey zorlandı, en kritik pozisyonunu da skor 2-0'a geldikten sonra Orhan Şam ile Caner'in kanadından buldu. Fenerbahçe'nin kadro yapısı itibariyle her an ciddi ivmelenmeye geçmesi mümkün. Bu ışığı görüyorum, takımın fiziksel olarak eksiklikleri var maçın tamamında aynı direnci yansıtamıyor ama eğer Aykut Kocaman takım içerisindeki uyumu, birlikte oynama becerisini arttırabilir ise önemli işlere imza atabilirler. Daha önce takımın boyunun kısaltılması noktasında yaşanan problemlerden bahsetmiştik, rakibe önde basılınca defansın da eski maçlara göre daha da ileri çıkabildiğini gördük ama yeterli değil. Emre Belezoğlu bu sertliğin neredeyse yarısını tek başına oluşturuyor, bu anlamda da Emre'nin yanına oyunu 2 yönlü oyanyan Selçuk ve Baroni'nin ötesinde bir oyuncu Aykut Kocaman'ın listesinin başında yer almalı hem 5'i yedekleme hem de beraber iken takımın performansını daha da ileri taşıyabilme adına.

Bu işin olmazsa olmazı mücadele, Kasımpaşa maçında orta sahası gayet rahat geçilen, kalesine çabuk inilen bir takım iken mücadele dozu biraz artınca tablo oldukça farklılaşıyor. Dolayısı ile mutlaka bu mücadelenin maçın büyük kısmına yayılması şart, elindeki kadroda skora gidebilecek oyuncu sayısı yeterli. Rakibi defansif olarak durdurabilirse maçın herhangi bir anına golü sıkıştıracak potansiyele sahipler. Yine üstüne basa basa yazıyorum, geerçekler ortada Aykut Kocaman'ın işi o kadar da zor değil sadece kendi işini kendisi zorlaştırabilir.

2. golden sonra giderek düşürülen tempo özellikle 2. yarıda tamamiyle Gençlerbirliği tarafından kontrol edilir hale geldi. Burada 2 sezon önce çok iyi işler yaparken Hacettepe'ye Bank Asya'ya gödnerilen Soner'in Oktay'ın yerien oyuna girişi ile rakip kalede etkisini arttıracağını düşünsem de Ankara ekibinin, pek de düşündüğüm çizgide gitmedi mücadele. Geriye çekilen Fenerbahçe'nin üstüne daha cesurca gitme kararlılığı pek de sonuç vermedi, genel de 2 ile 3. bölge arasında eridi ataklar. Burada altı çizilmesi gereken nokta rakibin ileri çıkışları sonrası oyunu hep hızlı oynamaya çalışan bir ekip yaratmak isteyen Kocaman'ın ekibinin karşı kalede pek de etkili olamayışı idi. En etkili pozisyon zaten son dakika da Niang-Gökhan mükemmel işbirliği ile geldi. Burada Gökhan'ın tıkalı olan sağ kanat yerine direkt olarak sol tarafa yönelmesi, kendisine boş pozisyonu yaratması ve Senegalli'nin ters tarafa attığı pas 4 dörtlüktü.

Gençlerbirliği'nin bu maça çıkan kadrosuna baktığınızda kaleci dışında oyuncuların 6 haftada ilk 11'de forma bulma ortalaması 3.6. Bunda sakatıkların da payı var örneğin Ermi Zec gibi devamlılığı olan bir oyuncunun olmaması önemli ama burada hala ideal kadronun kurulamamasının da payı var. Sahay çıkan 11'de kaleci dışındaki 10 oyuncunun yarısı 4 ve üzerinde kez ilk 11 de şan bulmuş bu sezon, oldukça az bir rakam. Doll'ün bir arada oynayan oyuncu sayısını, birbirlerine olan alışkanlıklarını arttırması lazım. Çünkü sahada bir organizasyon sorunu yaşadıklarını çok rahat görebiliyorsunuz.

Fenerbahçe tarafında Niang'dan bahsetmeden geçmek olmaz. Böyle giderse Fransa'daki tarifenin aynısını uygulayacak, tacı takacak sezon sonunda. Guiza sonrası anti depresif ilaç gibi adeta. Yobo, sakin - rahat ve ayağıan top yakışan yapısı ile Uche vari havada, gayet faydalı. Lig TV spikerleri sürekli Caner'i övme çabası içerisinde olsalar da ben beğenmedim, tedirgin ve ilk goldeki ortası dışında katkısı yoktu.

Milli maç sonrasında derbi öncesi Ziya Doğan'ın Konyaspor'u ile oynayacak olan Fenerbahçe için bu maç tam bir test maçı olacak. Karşı taraftaki sert rakibe aynı biçimde karşılık verebilecekler mi hep beraber göreceğiz? Eğer 3 puan ile çıkarlar ise o maçtan, muhtemel Galatasaray galibiyeti sonrası 4 maçlık bir seriye ulaşmış olacaklar. Sonrası daha aydınlık olabilir o zaman.

Hiç yorum yok: