02 Ekim 2010

Deplasman Klasiği // Karabükspor 2:1 Galatasaray














Geçen haftaki futbola dair sağlam yorumlar yapmak için özellikle deplasman performanslarını görmek gerekir demiştik, fazla uzun sürmedi gerçeklerle yüzleşmek. Yine aynı hikayeyi okur gibiyim, hep 2 yıl öncesine dönüyor bir çok kıyaslamada gerek kadro yapılanması gerek takım dengesizliği gerekse de takım kırılganlığı anlamında benzerliklerden dem vuruyorum, inanın tablo o kadar benzer ki zaten fazla bir seçenek kalmıyor bizlere.

Burada sevgili Galatasaraylılar'a bir kaç soru sormak istiyorum, aslında daha önceki yazılarda da ara ara değindik ama toparlamak iyi olacak:

1) Galatasaray'ın özellikle maçın ilk yarılarında son 2 sezonda kaleyi bulan  şut sayısının kaç olduğuna dair bir fikriniz var mı?

2) Galatasaraylı oyuncuların pas alışverişlerinde aralarındaki mesafelerin fazlalığı dikkatinizi çekti mi hiç?

3) Galatasaray ile oynayan bir çok takım pas yapabilme, ayağa oynayabilme konusunda neden daha iyi bir görüntü sergiliyor?

4) Son 2 yılda Galatasaray'ın ceza sahası içerisinde atak sırasında aynı anda 2 den fazla oyuncusunun bulunduğu atak sayısının azlığı dikkatiniz çekti mi?

5) Galatasaray'a 2. bölgede yapılan pres ile top kazanmanın ne kadar kolay olduğunu ve bu toplarla kalede yaşanılan tehlikelerin büyüklüğü konusunda rakip takımların her geçen gün daha da bilinçlenmesine karşın Galatasaray teknik ekibi daha da önemlisi transfer konusunda yetkili isimlerin buna çare bulma becerisinden yoksun oluşu sizce de garip değil mi?

6) Karabük maçının 75. dakikasından sonra sahadaki 11'e Galatasaray forması değil de 4 büyükler dışında herhangi bir takımın formasını giydirdiğinizde karşısına çıkan hangi takım ürkek bir havaya bürünebilir?

7) Baros ve Arda'nın olmayışı bir takımı bu kadar mı etkilemeli?

Aslında bu soruları çoğaltmak mümkün ama daha fazla kafa karıştırmak ne kadar mantıklı bilmiyorum ama çok temel bir durumu var 2 yıl önce Skibbe zamanında kurulan kadrodan farkı yok bu kadronun, hatta o zaman formda Lincoln'ün varlığı farkı yaratan asıl faktördü şu an ortada böyle bir performans yok.

Takım hala dengeli bir yapıda değil ve özellikle orta sahaya yapılan transferler hala takımı savunmacılar-hücumcular diye bölmekten başka bir şeye yaramıyor. Böyle olunca da 1-2 kişinin eksikliği takım içerisindeki hassas dengeleri iyiden iyiye tepe taklak ediyor. Şampiyonluk yolundaki rakiplerin kadroları ve özellikle de orta sahaları ile kıyaslanınca Galatasaray'ın geride kaldığını artık söylemeye gerek var mı?

Bugünkü maça bakalım, kesinlikle Aytekin Durmaz'ın saçma ve hatalı bir kararı ile gelen penaltı için söylenecek bir şey yok ama bunu bahane olarak ileri sürmek de Galatasaray için hataları örtmeye yetecek nitelikte değil. Şok golün ardından organize olmakta zorlanan bir takım görüyorsunuz sahada. Orta sahadaki köprü görevi görmesi gereken oyuncular topu ileri taşımaktan aciz olunca topla 3. bölgede buluşması gereken Misimovic geriye doğru hareketlenince ki onun da yapısı top taşımaya müsait değil daha çok ileride buluştuğu topları kısa süre içerisinde takımı gole yönlendirecek hale getirme becerisine sahip, en uçtaki Kewell ile orta saha arasında çok büyük bir boşluk görüyorsunuz. Takımın boyunu bu şekilde kısaltamazsınız, efektif bir yapı ortaya koyamazsınız.

Kadro yapılanması gerçekten sıkıntılı, bugün Baros ve Arda yok, Misimovic formda olmayınca sıradan bir takım haline dönüşebiliyor Galatasaray. Önde baskı yiyince topu gezdirmekte, ileri taşımakta müthiş problemler taşıyor ama en önemlisi yedek kulübesinde bile olup olmaması tartışılacak isimler şu Galatasray 11'inde direk olarak oynuyor. Yıllardır Adnan Polat- Adnan Sezgin liderliğinde devam eden kadro yapılanmasının sonucu Aydın-Ali Turan-Serkan Kurtuluş-Gökhan Zan-Barış gibi oyuncuların hepsinin birden ilk 11'de oynamasına kadar gidebiliyorsa söylenecek cümle kalmış mıdır geriye bimiyorum.

Rijkaard ile takım arsındaki uyum konusunda da problemler olduğu açık. Eğer bir teknik adamın oyun felsefesine potansiyeliniz ne olursa olsun hala bu kadar uzaksanız arada bir iletişim sorunu olduğu açıktır. 1.5 sezonun sonuna gelinmesine rağmen ortada hiç bir gelişme olmaması garip değil mi? Örneğin geçen sezon her haftanın değerlendirmesini yapardı GS TV'de Surinam'lı. Üstüne basa basa söylediği cümlelerden biri de " Topu arkadaşınıza verdiğinize pozisyonunuzu almanız lazım" idi ama ben hala oyuncuların bu temel gerekliliği bile yerine getirememesine anlam veremiyorum.

Bu akşamki maç özelinde de golü atmış olsa bile şu takımda Cana oyundan alınıp sarı kartlı ve dengesizliği ile 2. yi yeme potansiyeline sahip Barış göbeğe geçiyorsa ve Rijkaard hala bu yerleşimden medet umabiliyorsa oturup kendi futbol bilgimi sorgulamam mı gerekir acaba? Futbolun kalbi orta saha iken Ayhan-Barış 2'lisinden medet ummak, tamam Cana'da hücum yönünde çok etkli değil ama Barış'dan daha faydalı olamayacaksa verin biletini gönderin bu gece.

Galatasaray'ın kötü futbolunu ne sahaya ne de saha içerisinde değişen yerleşimlere göre yorumlayabiliriz. Mçaın başındaki 4-4-1-1 de sonrasındaki 4-2-3-1 de sorunlara çözüm getiremedi daha önce 4-3-3 ile olamadığı gibi. Bu kadar çok formasyonun çaresiz kaldığı kaç kadro vardır acaba?

Insua ve Misimovic'in performanslarına gelince, Misimovic hakkında hala yorum yapmıyorum, bu akşam kötüydü ama Bundesliga'dan tanıdığımız performansın çok uzağında, zamanı var daha. Insua gayet iyi niyetli ama ilk yorumum "Volkan Yaman'ın hallicesi" şeklinde olmuştu, aynı çizgideyim. Hakan Ünsal, Ergün etkisi yaratacak cinsten değil, sol bek almak istesem Insua'yı almam.

Karabükspor oyunun belirli anlarında topu iyi dolaştırıp önde baskı yapınca net pozisyonlar buldu rakip kalede. Yücel Hoca geçen senenin üstüne koyarak ilerletiyor takımını. Emenike ve Cernat göze batanlar listesinin tepesinde idi. Özellikle Emenike için önemli test maçlarından biriydi bu net olarak şunu söyleyebilirim: Güçlü, hızlı ve oyun zekası ortalamanın üstünde, muhtemelen Karabük macerası fazla uzun sürmeyecektir. Cernat ise tecrübesi ile takımını yönlendiren ve Galatasaraylılar'ın Misimovic'ten beklediklerini karşı tarafta yapan oyuncuydu. Yolları açık, orta sıralarda yer almak bu sezon için gayet iyi sonuçtur.

2 yorum:

Emrah Gölbaşı dedi ki...

Misimovic için beklemek gerekir demişsin son derece haklısın..ama beklemek gereken şey Misimovic in kendisi değil Galatasaray'da kadro istikrarının oluşması. Adamın sağında, solunda, önünde oynayanlar sürekli değişiyor. Wolfsburg o şampiyon oldugu sene sürekli aynı 11 le çıkardı hatırlarsın. Önde Dzeko-Grafite, kanatlarda Gentner, Hasebe, arkada Josue sürekli oynayan oyunculardı..Misimoviç daha etrafını tanıyamadı. O son pasları atabilmesi için o alışma sürecinde etrafında benzer oyuncularla oynaması lazım. Bence Arda-Baros sağlıklı kalırsa arkada Cana/Ayhan'da ısrar ederse takım toparlanacaktır. En azından tablo bu kadar kötü olmayacaktır.

Sacit Tekin dedi ki...

Haklısın, aslında takıma alışma dediğimiz şeye hep tek yönlü yaklaşıyoruz. Sanki oyncu gelecek ve kısa bir zaman sonra o oyum sürecini kendi kendine aşacak gibi bir mantıkla bakıyoruz pencereden oysa olaya 2 yönlü bakmak lazım. Uyum sürecini atlatma 2 taraflı yani burada takımın da oyuncuya destek ve yardımcı olması lazım. Senin de belirttiğin gibi kadro istikrarını oturtamazasanız, çvresinde oynayan oyunculara aşinalığını arttırmazsanız bu adamın uyum sürecini nasıl kısalatacaksınız?

Arda-Baros katılımı ile beraber dahaiyi noktalara gelineceği noktasında da hemfikirim, ama hala şu takımda forma giymemesi gerekenleri ilk 11 de görünce...