18 Ekim 2010

Derbiye Hazırlık // Konyaspor 1:4 Fenerbahçe

Alex'in olmayışına en çok Aykut Kocaman sevinmiştir şüphesiz, hem polemiksiz bir maç yaşayacağı hem de kafasındakileri sahada rahatça uygulatma fırsatı bulacağı için. Bu akşam ilk 45 dakikada sahada yaşananlar sezon öncesi açıklanan planlarla uyum içerisindeydi: Hızlı, yerden ayağa oynayan, zevk veren bir takım.

Bir antrenörün kaderi çoğunlukla kendi elindedir, elbette kontrol edemediği durumlar vardır fakat kendi üzerine düşenlerin eksiksiz yaptığı zaman alacağı sonuçların olumsuz olması pek de kolay değil. Bu noktadan hareketle işin başlangıç kısmını yani takım kurgusunu oluşturma bölümünü kusursuz ya da az hata ile yapabilen bir antrenör sezon içerisinde yaşayacağı fırtınalı havalara karşı kendini korumaya almış olur. Aykut Kocaman Yobo, Niang, Dia, Stoch transferleri ile takımın oyununa pozitif katkı yapan 4 ismi kadroya katarak ilk kısımda önemli adımlar attı. Ek olarak problemli noktalara ilişkin teşhisler de gayet yerinde. Geçen sezon nasıl transfer ettiği soru işareti olan Baroni'yi artık ilk 18'e bile almaması kafalarda soru işareti oluştursa da doğruluğu süphe götürmez. Bilica'ya da kesik atması yerinde. Yani sorunlu bölge- oyuncu uyumsuzluğunu süzebilmiş. Bu konuda Rijkaard da güven veriyordu, örneğin Servet kesik yemişti, sol bek arıyordu ama kadrodaki alternatifsizlik ya da Rijkaard'ın dik duramaması sonucu Sarp, Servet gibi tek düze adamları kadroda görüyoruz. Gereken değişim cesaretini gösterememe, kadroda yapılması gereken hamleleri yapamamanın ya da yaptıramamanın ağır bedelini ödüyor Rijkaard ve ödemeye de devam edecek. En büyük hatayı işin mutfak kısmında yapınca ortaya çıkan malzemenin tat vermesini beklemek de kolay değil.

Fenerbahçe için hep kadrosunun genişiliğinden en azından kaliteli oyuncuların varlığının fazlalığından dem vurduk. Bu kaliteli oyuncu zenginliği içerisinde bazı oyuncuların alternatif ekskliği olduğu ortada. Örneğin takım temposunda Emre vazgeçilmez bir isim, yokluğu takıma ciddi  ivme kaybettirir. Niang'da biraz alt tarafta tahtaya ilk yazılacaklar arasındaki yerini sağlamlaştırıyor, yokluğu hissedilir. Mesela Stoch, bu takım için çok çok önemli bir isim olacak zaman ilerledikçe. Yokluğu da aynı oranda etkileyecektir, alternatifler oluşmadığı zaman ki Özer'in sakatlığı, Santos'un formsuzluğu, Caner'in dengesizliği düşünüldüğünde.

Kocaman'ın Topuz tercihi hep beklenilen hamleydi, daha önce burada denendi Daum tarafından ama bu akşamki gibi ilk defa görüyorum onu. Çok hareketli, oyunun iki tarafında da var olan tam bir orta saha oyuncusuydu. Baroni + Selçuk'dan daha verimliydi.

Aykut Kocaman'ın en büyük sınavı takım ruhunu oluşturma ve saha içi motivasyonu yerleştirme noktasında olacaktı, zira eldeki malzeme bence gayet yerindeydi. Bu akşam zamanla daha iyi olacaklarına dair sağlam işaretler verdiler. Rakip Konya'nın zayıflığı da etkiliydi ama galip tarafın hakkını vermek gerek.

Ziya Hoca'nın işi kolay değil, her türden adam var takımda ve çoğunlukla vasat altındalar. Montona göze batan isimlerin başında, gerisi puzzle ı tamamlar mı emin değilim, kolay gelsin.

Bu hafta derbi var, Fenerbahçe bu hızlı oyunu sergilemek iin Galatasaray'ı üstüne çekip boşluk vermesini sağlarsa ortalık şenlik yerine döner, o nedenle Rijkaard'ın da iyi okuması lazım Konya deplasmanını ve Kocaman çomak sokmaz ise sezon sonuna kadar şampiyonluğu kovalayacak bir ekip olmamaları için elde neden yok.

Bu arada Özer'i sol ayak tarak kemiğinde aynı sakatlığı yaşaması üzücü, zor bir durum özellikle psikolojik olarak, geçmiş olsun.

Hiç yorum yok: