24 Ağustos 2010

Trabzonspor 3:2 Fenerbahçe


















Tezatlıklarla dolu bir maç... İlk 30 dakikada 4 gol olurken yaşanan futbol susuzluğuna geriye kalan sadece 1 gollü ama tempolu, heyecan dolu 60 dakika adeta derman oldu, Yattarra-Alanzinho ikilisi ile daha çok hücumcu yapıya bürünüp orta sahayı kontrol eden taraf olacağını düşündüren Trabzonspor tam tersi şekilde etkili havaya Alanziho-Umut değişikliğini yapınca büründü, diğer tarafta da Niang-Semih ikilisi ile oyuna daha ısınıp karşı kaleye gidemeden kalesinde 2 gol gören Fenerbahçe Semih-Stoch değişikliğinden sonra oyundaki üstünlüğünü zirveye çıkarıp ilk yarının son 12 dakikasında Trabzonspor'u feci halde bunalttı. Tüm bunların oyunun belirli anlarında ama akıllarda oluşan ilk beklentilerin sükut-u hayale uğramasının ardından gerçekleşmei ise işin asıl ilginç yanı.

Bir futbol izleyicisi için tempo, gol, heyecan her şey vardı, bu anlamda iki takıma / teknik ekibe teşekkür etmek gerek en başta. Maç öncesinde oluşan beklentilerimin de karşılandığını çok dahat söyleyebilirim çünkü Trabzonspor'un dengeli orta sahasının Fenerbahçe'ye üstünlük kurma adına iyi işler yapabileceğini düşünürken de Fenerbahçe'nin bence Türkiye'nin en iyi 2 kadrosundan birine sahip olması vesilesi, başarısız zamanlar olsa da 2 sezondur bir arada oynama alışkanlığı kazanmış oyuncuların varlığı ve Aykut Kocaman'ın kafasındaki futbola çok da yabancı olmayan futbol akılları ile bu maça ortak olacağını düşünüyordum. Bu açıdan da umduğumu gayet net bulabildim aslında.

İki takım da henüz bir şey oynamazken gelen 2 Trabzonspor golü ardından da Fenerbahçe'nin o artık alışkanlık haline gelen pas futbolu oynama çabası ve oyuna hükmedebilme becerisi ile karşı kaleye yüklenişi ilk 25 dakikanın özeti. Ardından gelen karşılıklı 2 gol ile 3-1'e taşınan skora rağmen aynı düzenin devam ettiğini gördük. Bu tür durumlara pek anlam veremiyorum.Skor rahatlığına az da olsa ulaşan takım mı geri çekiliyor yoksa geriye düşen takımın gole ulaşma arzusu mu tabloyu bu hale çeviriyor? Dün gece de kadro yapısı da geriye çekilmeden gayet rahat oyanacak bir orta saha düzenini barındıran Trabzonspor'un bu hali beni düşündürürken aslında soruya bu maç özelindeki cevabımı 2. yarıda bulacaktım.

Maç başlangıçlarındaki kadrolar her iki teknik adamın da sonrasında yaptığı değişikliklere bakınca istenilenleri sahaya yansıtmakta yeteri kadar başarılı olmadığını gösteriyordu aslında. Burada Alex'in dışarı alınıp Niang-Semih ikilisi ile başlaması Aykut Hoca için cesur bir hamle olarak belki takdir edilebilir ama bu hamleyi yaparken dışarıda bırakılanlar ya da saha içerisine itilenlere bakınca bazı eksiklikler olduğu ortadaydı. Alex yokken Özer'in sahaya sürülüp Stoch'un dışarıda tutulmasının bence tek anlamı Özer'in oyunu yönlendirme becerisinden istifade etme düşüncesi yatıyordu. Emre-Topuz-Baroni-Özer dörtlüsü ile bu düzende istenilenleri elde etmek çok da mümkün değildi aslında. Stoch-Semih değişikliği ve ilk yarı sonuna kadar sahada yaşananlar bunun en net göstergesi aslında. Burada Stoch'un etkili olmasında futbol yeteneklerinin payı var ama Trabzonspor'un bu düzene karşı tepkisini veremeyip ilk yarı sonuna kadar yaşadığı şaşkınlığın da etkisi var.

2. yarı ile beraber Şenol Güneş'in ilk yarıda Colman ile görev karmaşası yaşayan Alanzinho'yu Umut ile değiştirişi ve Selçuk-Ceyhun ile desteklenen Serkan ile Stoch'un da etkisinin azaltılması maçı belki de Trabzonspor lehine döndüren en önemli hamleydi. 45-65 arası yapılan tempo ve girilen 4 net pozisyon bunu gayet güzel belgeledi. Fenerbahçe ilk yarı 45 değil 55 dakika oynanmış olsaydı en azından beraberliği yakalama şansı çok yüksekti ama devre arasında Şenol Hoca önlemlerini gayet güzel almıştı.

Peki bu maç özelinde ligin geneli için bir şeyler söylenebilir mi, ya da genel yargılara varmak için henüz çok mu erken?

Elbette bir kaç haftaya daha ihtiyaç var ama Trabzonspor ve Fernebahçe'nin ligin sonuna kadr zirve yarışının içerisinde olacağı kesin. Trabzonspor'un ideal kadrosu bu ligi gayet iyi götürür ama sorun özellikle bek ve defans bölgesindeki alternatif sıkıntısına çözüm bulmaları şart. Önlerindeki tek engelin bu olduğu kanısındayım. Şenol Hoca'nın güzel dokunuşlarla takımı getirdiği nokta ise her zaman takdir edilmeli.

Fenerbahçe'ye gelince dengeli bir kadro olma yolunda ilerleniyor. Yapılan transferler özellikle Niang ve Stoch'un müthiş katkılar sağlayacağı aşikar. Niang dün akşam topu alışları, defansı yıpratması, topa yumuşak hükmedişi ile gözlerin pasını sildi, zaten beğendiğim bir oyuncuydu gözümdeki değerini katladı. Sezon başında şampiyonluk yolunda şans verilmeyen Fenerbahçe için her zaman söylediklerimi tekrar edeceğim: Eldeki kadro kalitesi ile bu ligin en  büyük 2 şampiyon adayından biridir. Beşiktaş'ın şu andaki havayı lig boyunca sürdüremeyeceği, Galatasaray için bu sezonun daha şimdiden sancılı geçeceği gereği ile Trabzon, Fenerbahçe ve istikrara devam eder ise Bursaspor benim zirve için adaylarım ve Fenerbahçe Aykut Hoca takım içindeki dengeleri iyi yönettiği sürece 1. sırada geliyor. Alex konusundaki değişimi şu an yaptığı gibi sert bir geçiş ile tamamlamaya çalışırsa işi zor ama zaman daha net gösterecek.

Hiç yorum yok: