23 Ağustos 2010

Sorunlar Yumağı // Galatasaray 0:2 Bursaspor















Sonucun sürpriz olduğunu iddia edecek kaç Galatasaraylı var bu akşam? Tamam, takım genel çizgisinin üstüne çıktı zaman zaman, mücadele olarak elinden geleni yapan oyuncuların sayısı bir hayli fazlaydı, hatta bulunan pozisyonlar da şanssızlıklar yaşasa da sahip olduğu potansiyel daha da ileri gitmesine müsaade edecek gibi değil. Bu yapı ile daha da fazlası olmaz, olamaz. Bunu bugün yazmıyoruz, geçen sezon 6. haftada Beşiktaş'a 3 gol atarken de yazdıklarım bu maç özelinde yazılacaklardan çok da farklı değildi.

Galatasaray'ın mevcut oyuncu kadrosunun verimsizliği üzerine uzun uzadıya yazma gereği de duymuyorum artık ama 1-2 noktayı belirtmek de fayda var:

1) Hakan Balta mevzusu kanayan bir yara olmaya doğru gidiyor. Galatasaray taraftarının çoğunluğu ile fikir ayrılığı yaşadığım 2 oyuncudan biriydi Balta ( diğer oyuncu da Mehmet Topal'dı ).2yıldır yazıyorum,  Hakan Ünsal, Ergün Penbe sonrası bir bekin neler yapması gerektiğini çok iyi kavrayan bir taraftar için Hakan Balta'nın Milli Takım'da oynuyor olması da pek bir şey ifade etmezdi ki bunu vurgulayıp durdum. Dripling yapmayan, adam geçemeyen, ağır adamdan bek olmazdı ki bugün görülüyor. Şu andaki bitik görüntüsü olmasa bile bu forma altında sol bek mevkiinin 1 numaralı ismi olmamalı Hakan Balta özellikle bu kadar önemli bir pozisyonda.

2) Bek önemli dedik, Ali Turan'ın ne işi var sağ bek de o zaman? Ali orada oynayacaksa Uğur Uçar'ın suçu neydi? Ali ile karşılaştırılınca 10 kat daha sağ bek olmasına rağmen takımdan gidişi Galatasaray'ın yanlış kadro yapılanması adına ders niteliğinde.

3) Ayhan'ı zaman zaman ben de eleştirdim ama Barış ve Mustafa ile aynı kefeye konulması noktasında karşı cephedeyim. İlerlemiş yaşına rağmen pozistif oynamaya çalışan isimlerin başında geliyor. Mustafa Sarp gibi oyun kurnazi bir oyuncu varken Ayhan'a yüklenmez fazlası ile adaletsiz bir yaklaşım.

4) Servet'i eleştirdik ama 2008'deki şampiyonluk bir çoklarının gözlerini boyadı. Futbolda aslolan futbol zekasıdır, Servet'de ne yazık ki bundan nasibini almamış.

5) Bu takımın yarısından fazlasına şırınga ile belirli periyorlarla zeka enjekte etmeden 1-2 transferle çok çok ileri gitmek mümkün değil.

6) Fotoğraf olarak Kewell üzerinden verilen mesajı seçtim. Hagi'nin takımı ateşleme hırsını Kewell'da görüyorum, rakiple didişiyor, hakemle didişiyor ama bu agresifiğe bürünen oyuncu sayısı ne yazık ki artmıyor.

Transfer konusunda sadece şunu belirtmek gerek. Futbol denge işi, kılıksız bir futbol sıfatı olarak "ön libero" ifadesi altında alınan adamlar futbola ihanetten başka bir şey değil. Bugün başta Galatasaray olmak üzere Fenerbahçe ve Beşiktaş'da da orta saha elemanları "defansif yönü güçlü olan ama hücum yapamayan oyuncular" ile "hücum yönü güçlü olan ama defansif katkısı az olan oyuncular"  olmak üzere 2'ye ayrıldıkça takım içi dengeden bahsetmek mümkün değil. Bu kurguda bir oyuncunun eksikliği takımın tüm düzenini alt üst ediyor, ya da fazlası ile defansif ya da takım defansı olmayan hücumcu bir havaya sokuyor  takımı. Galatasaray'ın yapacağı son dakika transferleri de takımı bu sınıftan uzaklaştırmakdıkça anlam kazanmayacak ve bu saatten sonra da bunu becerebilemek de kolay değil zaten.

Maça gelince Bursaspor geçen sezonki çizgisinde, yani dengeli bir takım ama önemli bir artıyı eklemişler o da özgüven. Ben genel kanının aksine çok müthiş bir Bursaspor göremedim, çünkü oyunu tek taraflı değil bir de rakiple birlikte değerlendirmek lazım. Galatasaray gibi orta sahası kevgire dönen, sağ bekinde oynayan oyuncunun stoper anlayışı ile mücadele etttiği, defansının her an hata yapma potansiyeli bulunan bir takıma karşı oynanan oyun ilüzyonlarla doludur. Bu nedenle Bursaspor'un standart yapısını sergilediğini ama zaten Galatasaray'ın davetkar yapısı ile de galibiyetin geldiğini belirtmek sanırım en doğru ifade olacak.

Perşembe günü artık bu sezonun dönüm noktasıdır. Muhetmel bir elenme, dinamiti ateşler takımın dibine koyar ondan sonra ne olacağını seyretmek düşer bize ama sonunda yine Polat-Sezgin ikilisi tüm ipleri ellerinde tutarak yeni kurbanı beklemek için sıradakini belirlemekle meşgul olacaklar gibi geliyor. Rijkaard'ın beklenen etkiyi yaratamadığı ortadayken hatta yaratamayacağı güçlü bir olasılık iken gelişi Devrim diye nitelendirilen bir hocaya bile uygun şartlar sunulamamışsa sahadaki futbolun ne kadar önemi var ki? Burada tabloyu umutsuzluğa doğru sürükleyen en önemli nokta da budur, sen Barcelona'dan Rijkaard'ı getirip alaturka şartlarda adamı öyle bir hale sokuyorsun ki yaptığı hataları eleştirme noktasında bile insafıszlık yapmamak için susturmak zorunda kalıyoruz kendimizi.

Son söz: 2007'den beri değişen sorunlu (!), problemli (!) 4-5 hocanın gidişinin diyetini koskoca Galatasaray Yönetimi'mi ödeyecek, güldürmeyin beni!

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Burdan yönetime sesleniyorum, Ali turan gibi 6 ay beni beklesinler , 6 ayda form tutar ondan daha iyi oynarım. teknik direktörü eleştirmemişsin! .. Bence rijkaard istediği adamlar alınmadığı için vurdumduymazlıkta, galatasaray yönetimide bişey yapmıyor. Herhalde bundan sonraki ilk başarısızlıkta rjkaard yolcu ama bence doğru değil. sezon ortalarında kovulan teknik direktörler low, del bosque , skibbe , geretz kovulduktan sonra kariyerleri sona mı erdi. Barcelonayı barcelona yapan adama vermişler marabaları , napsın adam . Rjkard yarın çeker gider ama dünyaya total futbolü öğreten hollandalılarda türk futbolu hiçbirşey alamadan giderler, bizde avrupanın en pahalılarından biri olan ama kalitesi en düşük ligine mahkum oluruz.