22 Kasım 2009

Matteo Ferrari



Futbol çoğunlukla fiziksel yetilerin ağır bastığı, yetenekli olmanın yeterli görüldüğü bir oyun olarak algılanır ama yılların bana öğrettiği en önemli şey, futbolda performansın üst düzeye taşınabilmesi için oyun zekasının da en az yukarıda saydıklarım kadar önemli olduğu. Oyun alanı içerisinde bazen yüksek oyun zekanız ile daha az koşarak, bazen belki de daha fazla bitiricilik gereken bir noktada sırf bu özelliğiniz ile kolay sonuca ulaşabilirsiniz.

Zaman zaman mücadele gücünün yüksekliği ile övülen futbolcular görürüz, sahada basmadık yer bırakmazlar ama dikkatli izleyince sahip oldukları enerjinin kontrolsüzlüğe dönüştüğü anlar olduğuna, top ile buluşunca anlam veremediğiniz hareketlerin ortaya çıkışına tanıklık edersiniz. İşte bu anlarda asıl eksikliğin varkına varırsınız. Tamam her futbolcunun futbol zekası aynı gelişimi göstermez ama buna hiç sahip olmayanları izlemenin de ızdarabına can dayanmıyor.

Savunma oyuncuları açısından konuya bakınca genelde iri yapılı oyuncuların hareketlerinin ağır olmasındna dem vurulur ve bu tür oyunculardan kurulu savunmaların aralarına sızmanın kolaylığından bahsedilir. Savunma oyuncularında ilk aranacak özelliğin hız olması gerektiğini düşünmüşümdür hep. Sonrasında ise top kullanma becerisi gelir. Bu nedenle fizikli oyuncuların ağırlığı savunmayı sıkıntıya sokabilir ama tek bir artıları bu tip oyuncuları savunmada oynarken verimli bir hale getiriyor, O da oyun zekası.

Matteo Ferrari ike mevzu tam bu noktada kesişiyor. Sezon başındaki ilk hazırlık maçında yaklaşık 30 dakika izlemiş ve ilk izlenim olarak fazlasıyla ğır bulmuştum kendisini. Hatta itiraf etmeliyim ki "Demirören'in facialarından birini daha mı göreceğiz" diye düşünmekten alamamıştım kendimi. Zaman içerisinde gerek Süper Lig gerekse de Şampiyonlar Ligi maçlarında daha fazla izleme fırsatı buldukça, Zago'dan sonra gerçekten değerli bir savunma oyuncusuna kavuştuğunu düşünmeye başladım Beşiktaş'ın.

En önemli özelliği Gökhan Zan ve Servet'e yakın bir fizik yapısına rağmen çok daha ileride bir oyun zekası var ve ilk hamlelerdeki başarısı her 2 oyuncunun da çok ötesinde. Savunma oyuncusu iseniz yapacağınız ilk hamle mutlaka sonuca hizmet etmeli yoksa oyundan düşme ya da rakibe müdahale yapma riskiniz çok fazla. Ek olarak İtalyan futbolcunun pozisyon alma ve yer tutma becerisi, sezileri çok gelişmiş. Sahada deli danalar gibi koşmasına gerek kalmıyor bu yüzden ya da biz bu tür enerji safları içerisinde yakalayamıyoruz. Şu an için tek görünen defosu top ile çıkamaması ve topu kullanma anlamında çok da becerili olamaması, yine de bir çok defans oyuncusuna göre daha ileride olduğunu söylemek gerek.

Aslında gerek Milli Takım gerekse de yerli oyunculardan kurulu kulüp savunmalarımıza ders niteliğinde izletmek lazım bu tür oyuncuların hareketlerini. Alt yapılarımızda öğretemediğimiz bir çok şeyin gelecekte başımıza neler açtığı ortada.

Kulüplerimiz için ise çok küçük bir tavsiyem var, savumacı alacaksanız ilk tercih İtalyanları kesinlikle ilk sıralara koymalı, adamların genetiğine kadar işlediği kanısındayım bu defansif kodların.

Hiç yorum yok: