26 Ekim 2009

Fenerbahçe 3:1 Galatasaray -->Beklenen Senaryo

90 dakika sonunda yazmamak için maç öncesi analizde belirtmiştim maça dair beklentilerimi, açıkçası tam da senaryoya uygun gerçekleşti her şey. Yenilen goller, yaşanılan gerginlik hiç yabancı değildi.

Maçı maddeler halinde özetlemek sanırım daha açıklayıcı olacak:

1) Arda'nın maç öncesi yaptıkları psikolojisinin yansımasından başka bir şey değil. Takımı sakinleştirecek, onlara cesaret verecek en önemli kişileren birisi Kadıköy sendaromu yaşadığını bu kadar belli eder ise cemaatten ne beklenir ki?

2) Galatasaray'ın kendi standardı yeterli olmaz dedik, genel çizgiden farklı değildi bu akşam. Yine defanstan çıkarken yapılan top kayıpları sonucu verilen pozisyonlar, rakip hücumlarda hatalı dizilişler, yanlış adma paylaşımları... Bu akdar çok hata yaparken gol yememek tabiki mümkün olamıyor.

3) Rijkard-Neskeens ikilisi maçı karşı yakaya çevirecek bu maç özelinde hiç bir hamle yapmaz iken Daum'un ise maçı ne kadar yaşadığı daha sahaya çıakrdığı kadrodan belliydi. Sol tarafa Wederson gibi ileri geri oynayabilen bir adamı koyarak Galatasaray'ın sağ kanat etkinliğini minimuma indirmeyi hedeflemişti ve bunu da başardı. Kazım'ı ileri uçta düşünerek sırtı dönük top almasından Servet-Gökhan ikilisini fizik gücüne karşı koyabilme potansiyelinden fazlasıyla faydalanmayı bildi.

Diğer tarafta ise takımının geçmiş performanlarının yeterli olmayacağını ne yazık ki göremeyen bir 2'li vardı. Kesinlikle geçmişte yapılanlardan farklı şeyler yapmak gerekirdi bu 90 dakika için ama aynı mantelite ile sahadaydı Galatasaray. Ne yapılan hatalardan ders alınmış ne de bu maç özelinde bir farklı taktik belirlenmişti.

Fenerbahçe ise orta sahada basan oyuncuların tümüne yer vererek Galatasaray'ın hücum alanını olabiliğince daralttı. Top Sarı-Kırmızılı ekipte görünse de Fenerbahçe kalesinde tehlike yaratacaka pozisyonlara girmekte bir hayli zorlanıldığı görülüyor.

4) Maç içerisinde kontrolün Galatasaray'a geçmesi tamamiyle Fenerbahçe'nin skor üstünlüğünü elde edip rakibi geride karşılamak istemesi ile alakalı. Yani oyunun kontrolünü elinde tutuyor gibi görünmesinin Galatasaray'ın hanesine hiç bir olumlu cümle yazdırmıyor. Bu açıdan sahadaki manzarayı doğru okumak lazım.

5) Galatasaray için asıl mesele maçı kaybetmek değil gelecek adına hiç bir olumlu işaretin olmaması. Geçen sene tablo ne ise bu sene çok da farklı değil. Rijkaard'ın Galatasaray'ının Skibbe'nin Galatasaray'ından çok da farklı olmadığını 2 takım arasında çok kayda değer farklılık bulmadığımı daha önce de yazmıştım. Gösterilebilecek tek fark Sabri'nin daha disiplinli oluşu ve geçen sezon kullanılamayan sağ kanadın Keita'nın gelişi ile verimli hale gelmiş olması. Bunun dışında takım savunmasındaki yumuşaklık, hücumda yaşanan tıkanmaların kabak tadı vermesi, oyun disiplininde kopuşlar bilindik manzaralar aslında.

Galatasaray taraftarı üzülecek ise bu maça ya da 10 yıla çıkan seriye değil, gelecek adına mevcut kadro yapısı ile bu takımın ne kazanımlar elde edebileceğinin ciddi soru işaretleri barındırması olmalı.

6) Arda'daki düşüşü anlamak mümkün değil. Zaten oyun temposunda sıkıntılar vardı, oyunu yavaşlatan oyun tarzı zaman zaman sıkıntı yaşatıyordu, bu haliyle ilk 11'de olması bile sorgulanır durumda.

Fenerbahçe dengeli kadro yapısı ile kendisinden beklenen oyunu ile, standardının dışına çıkmayan-çıkamayan Galatasaray karşısında rahat bir galibiyet aldı. Skor 2-2'ye gelse durum faklı olabilir demek için elimizde yeterli işaret yok, çünkü Galatasaray'ın her an gol yeme zaafını göz ardı etmek kolay değil.

Bir musibet bir nasihat olayından yola çıakrak haftalardır görülmeyen, görülmek sitemeyen, üstü örtülen oyun içi sorunları masaya yatırarak gerçeklerle yüzleşir ise Galatasaray teknik ekibi gelecek adına belli kazanımlar elde edilmiş olur aksi takdirde "Yediğinden fazlasını atmak" düsturu ile hareket etmek gibi bence çağ dışı bir düşünce ile ancak günü kurtamak mümkün olabilir. Çünkü her zaman istediğiniz golleri bulmak mümkün olamıyor bu akşam olduğu gibi.

Hiç yorum yok: