05 Aralık 2010

Beşiktaş 1:0 Bursaspor




















Maç öncesi Bursaspor'un kaybeden taraf olmayacağına dair beklentimi belirtmiştim. Neden gayet açıktı. Beşiktaş'ı hücumda yaşayabileceği kısırlık. Aslında maçın gidişatı da çok aykırı değildi bu öngörüye. Beşiktaş Guti ve Ernst'in öndeliğinde sürüklediği hücumlarda iki beki de işin içine katarak rakip kaleye yüklenmesine rağmen Holosko ve Ali'den gerekli bitiricilik gelmeyince ceza sahası çevresi ya da içerisinde kaleyi zorlayamayan ataklar izledik. Topa hakim olan, oyunu kontrol eden taraf açık biçimde Siyah-Beyazlı ekipti ve maçın geneli bu şekilde geçti.

Bu görüntüye katkı yapan iki etken daha var aslında. İlki Bursaspor'un oyunu kontrol etmekten uzak, rakibin üstüne gelmesini bekleyen oyun yapısı. Ertuğrul Sağlam, defansın öne çıkacağını hesaba katarak mı Beşiktaş'ın üstüne gelmesini bekledi bilinmez ama daha ilk yarının başlarında son haftalarda bir çok maçta olduğu gibi defans hattının çok ileri çıkmayacağı belliydi. Bursaspor inatla geride bekledi, orta sahasının rahat geçilmesine göz yumdu. İşi 0-0'a bağlayıp 2. yarıda bulabileceği açıkları da düşünüyor olabilir ama geçen senenin şampiyon olmuş takımının oyunun hakimiyetini bu kadar da karşı tarafa vermesini ben kabullenemiyorum. Burada eğer bekleyen takım olacaksanız topa zaman zaman rakibin temposunun düşürecek biçimde hakim olmanız da gerekir. Bursaspor bunu iyiden iyiye unutmaya başladı. Şampiyonlar Ligi'nde de aynısını yapıp topu rakibe verince başına gelenleri iyi okuması lazımdı. Haaa okyup ne yapacak, bu oyun yapısı dünden bugüne  tamamiyle değişmez , buna da kabul fakat farklı şeyler yapılması gerek.

Fazlaca uzağa gitmeye gerek yok, geçen sezonun ilk yarısında 4 büyükler ile oynanan maçlara bakın, 4 maçta 7 puanın yazılı olduğunu görürsünüz puan tablosunda, bu sezon alınan ise sadece 4 puan. Ertuğrul Sağlam'ın takkeyi önüne koyması şart.

Maçın başındaki karamsar tablo Volkan'ın atılması tükenen umutlara döndü. Koskoca 2. yarıda tek organize atağın yapılamadığı, Cenk'in hatası ile en net pozisyona girildiği koskoca 45 dakika, yazacak başka bir şey de yok zaten Bursaspor adına.

Bir teknik adamın potansiyelini değerlendirmek istiyorsanız bakacağınız son şey elindeki malzeme olmalı. Kulübede  kime sahip olursa olsun oyuna müdahale etme biçimi, oyunu ne şekilde değiştirmek istediğine bakın çok net fikirlere sahip olabilirsiniz. Bu anlamda bakınca Schuster'in gayet olumlu sinyaller verdiğini söylemek mümkün. Beşiktaş'ın an itibariyle sahip olduğu kadro arzu edilen seviyeye gelinmesini önleyecek belki ama gelecek sezon eldeki kadroya yapılacak akıllı hamleler ile önemli yerlere gelinebilir. Hatta 2. yarı başında Sivok ve Ekrem'in geri döndüğü, orta sahaya ve forvete yapılacak hamleler ile zirvedekiler zorlanacaktır. Şampiyonluk gelir mi, bence çok zor özellikle de yeni teknik adam yeni bir anlayış ile girilen ilk sezonda. En önde bitirmek için yarışı bu tür durumlarda rakiplerin de aynı süreçten geçiyor olması gerek ama Trabzonspor ve Fenerbahçe ön sıraları işgal etmeye devam edecekler gibi görünüyor.

Gelecek adına Erhan, Fink, ne kadar hızlı olursa olsun oyun zekası olmayan Holosko, oyun alanını daraltan bir Beşiktaş için fazlasıyla lüks Ferrari,  bal yapmayan arı Tabata'nın (8 milyon dolar bayılınca göndermek de kolay olmayacak ama...) yerine Schuster'in yönlendirmesi ile takıma direkt katkı yapacak isimler alınabilir. Örneğin Emenike'nin önümüzdeki sene Beşiktaş'da oynayacağına inanıyorum, orta sahaya 2 yönlü oynayabilen bir oyuncu ile kaymak gibi takım olur Beşiktaş.

İki şey gerekli şuan Beşiktaş'da: Akıl ve Sabır. Gelecek adına işaretler olumlu, bu 2 etkeni çok iyi kullanmak lazım.

Oyuncu bazında bir kaç değerlendirme yapmadan bitirmek olmaz bugün özelinde. Beşiktaş'ın ya Rüştü ya da kaleci antrenörü ile yollarını ayırması şart. Geçmişte yanlış çıkışlar, hatalı yan top hamleleri yapan Rüştü'nün yanına gelen 2 kaleciden de inanılmaz şuursuz hareketle görüyoruz. Perşembe gecesi Hakan, bugün Cenk saçma sapan çıkışlar yaptılar. Hatta topun canı direkten sonra Batalla ile buluşmak isteseydi yazık olacaktı bugünkü futbola.

Volkan'ın gördüğü kırmızı karta gelirsek sarı kartı protesto etmek için alkışladığı konusunda emin olmasam da kuralları olmadık biçimde yorumlayan hakemlerin olduğu bir ülkede dikkatli olmak gerek. Daha 10 dakika önce bir anlık heyecanla Holosko'nun eli için sarı kart isteyen oyuncuya çat diye sarı kartı yapıştıran zihniyete karşı dikkali olmanın gerekliliğini kavramak şart. Burada Fırat Aydınus'un Ivankov'a gösterdiği karın hiç bir manası yok. Kural kuraldır saçmalığına da gerek yok, biraz da oyunun nabzını tutmak gerek. 2 yıl önce Delgado'nun Galatasaray maçında gördüğü sarı kart da aynı basiretsizliğin ürünü değil miydi? Neyse, Volkan kırmızı kart konusunda hatalı ve üstüne üstlük tribünü kışkırtmak için çırpınıyor. Amacın ne diye sorarlar adama? Sahaya atılacak maddenin kendisine isabet etmesini bekleyip ortamı kızıştırmak peşinde olmak kadar küçük düşmenin anlamı var mı?

Hakem konusuna yukarıda ufaktan değindik artı olarak avantajı oynatması özellikle ilk yarıda oyunun temposunu arttırsa da bir ara sarı kart konusunda aşırı toleranslı davranması oyunun kontrolünü kaybetmesine mal olabilirdi. Hilbert-Ozan İpak atışması sonrasındaki faullerde daha otoriter davranıp örneğin Hilbert'e ilk faul hamlesinde sarı kartı verebilirdi ki pozisyonda bunu gerektiriyordu. 2. yarıda Aurelio'nun üst üste faullerininde de sarı kartı es geçmesi de yanlışdı.

Sercan'ı kadrosuna katacak takımın yöneticilerine şimdiden altın madalyayı hazırlamak lazım, taraftar için de 99'luk sabır tesbihini. Adnan Sezgin'den bekliyorum bu hamleyi. Geçen sezon 10 miyon Euro'lardan bahsedilirken defoları iyice meydana çıkan Sercan'ı 5 milyon + bilmem kaç oyuncu karşılığında alıp resmi siteden ucuza kapattık diye yazılacak yazıları şimdiden hayal ediyor gibiyim.

Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam'a yönelttiğimiz eleştirilerin asıl sebebi de belki de beklentinin fazlalığı. Yukarılarda uzun yıllar kalmalarını istememizdir bu cümlelerin altında yatan ana etken. Yabancı oyunculardan verim alınamadığını görüp devre arasında neşteri vurarak sıkıntıyı azaltıp üst sıralardaki yerlerini korumalarını bekliyorum. İlk yarı sonuna kadar 6 puan alıp minimum hasar ile kapatmaları şart öncelikle ki Kasımpaşa ve Gençlerbirliği maçları da bunu gerçekleştirmek için de müsait ortamı hazırlıyor.

Hiç yorum yok: