24 Kasım 2010

Nihayet!

Bu akşam için söylenecek çok şey yok yapılan yanlışlardan başka. Dakika 70 ve skor 5-1. Bursaspor için bir anlamda tarihi maç, CL'deki ilk gol sonunda atıldı ve bu da en çok yakışacak isme Batalla'ya nasip oldu. Ertuğrul Sağlam muhtemeln kulübe de 2. bir Livepool faciası yaşamamak için dua etmekle meşgul ama gelinden nokta tamamen kendi eseri.

Geçen sezon şampiyonluğa giden yolda Bursaspor'u gollerinin dağılımına bakalım:

Forvet Oyuncuları: 11 gol (%20)
Kanat Oyuncuları: 14 gol (%25.4)
Merkez Orta saha:15 gol (%27.3)
Defans Oyuncuları:15 gol (%27.3)

Dengeli bir dağılım var, gayet olumlu bir tablo. Şimdi bu dağılımda merkez orta sahanın gol yüzdesinin yükseliği dikkati çekiyor (defans da elbette) değil mi? Bu 15 golün 8'i tek bir oyuncuya ait, tahmin edin bakalım kim? Batalla.

Bu sezon 13 ligin maçının 8'inde, 5 Şampiyonlar Ligi maçının ise yalnız 1'inde kullanmışsınız bu adamı.Yerine koyduğunuz isim ise Insua ve bu sezon yanılmıyorsam golü yok. Vazgeçtiğiniz ve yerine koyduğunuz adamı iyi belirlemeniz şart, bu işin şakası yok.

Daha sezon başında Bursaspor için transfer edilen oyuncuların takımı bulunduğu seviyenin üstüne çıkarmalarının zor gözüktüğünü belirtmiştim. Insua dışında ilk 11'e direk adım atan tek isim Wederson. Nunez, Steinert gibi takımın orta saha ve ileri uçtaki hücum yükünü çekmesi gereken iki oyuncunun hali ortada. Hüseyin, Bekir Ozan Has elde varken Svenson'un alınmasının manasızlığını tartışmıyorum bile.

Şampiyonlar Ligi kurtlar sofrası, hafife almaya gelmez. Takımın kurgusunu bozacaksınız mantıklı nedenleriniz olacak, daha kaliteli isimler ya da eldeki daha faydalı oyuncuların sakatlığı gibi ama atılan adımlar takıma katkı yapmaktan uzak.

Elbette bu bir tecrübe, oyuncuların yeterince tecrübeli olmadıkları aşikar am Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş macerasından sonra yoğurdu üfleyerek yemesi gerekmez miyid? Diatta, Seric, Higuain gibi başarısız transfer hamlelerinin üstüne Ergiç ve Batalla ile set çekmeye başlamışken bu dejavu olayının anlamı ne ki?

Türk Futboludaki manzara şudur: Türk Futbolcularının oyun zekası ve mantalite olarak çağdaş futbolun epey gerisinde olduklar ortada. İşi kotarmanın tek yolu, alacağınız her yabancıdan maksimum verim elde etmek.Bursaspor'da bugüne kadar gördüklerimiz hayal kırıklığındna öte değil.

Örneğin Sercan. Simon Cuper, Futbolun Şifreleri'nde Lyon mucizesini anlatırken oyuncu satma konusundaki maharetlerinden dem vuruyor kulübün. "Değerinin üstüne çıkan her oyuncu satılır" anlayışını gayet başarı ile uyguladıklarını görüyoruz. Abidal, Essien, Malouda bunlardan yalnızca 3'ü. Burada önemli olan oyuncunun değerini belirleyebilmek. Cruyff, "Bir oyuncuyu değerlendirirken şu an yapabildiklerini değil sahip olduğu potansiyel göz önüne alınarak yapabilecekleri göz önüne alınmalı" diyor. Geçen sezon 6-8 milyon Euro civarına 3 büyüklerden birine kaptırmak varken sadece hızlı oluşuna aldanıp bu adam daha da hızlanır diye mi düşünp elde tuttular acaba? Sercan hızlı ama hızıyla zekası ters orantılı ve muhtemelen de işi gerçekten bilen bir adamın eline düşmedikçe bir üst seviyeye çıkamayacak oyuncu kıvamında şu an. Oysa sağlıklı bir değerlendirme yapılsa belki farklı bir alternatif  ile doldurulmuş olacaktı yeri ve İstanbul kulüplerinden birine gönül vermiş milyonlar saç baş yolmakla meşgullerdi sizin yerinize.

Maç yine kaybedilebilirdi ama takımdaki güvensizlik ve son vuruşlardaki beceriksizlik yüzünden oyun direnci arttırılamadı. İlk golü bulma şansı da kapıya kadar gelmişti oysa. Hemn ardından gelen  2 gol kilidi tamamen açtı.

Ders almak lazım yaşanılanlardan, sakin bir şekilde hataları gözden geçirmek gerek. Ancak bu şekilde Bursaspor başarıyı istikrara dönüştürebilir, 1 sezonluk zaferleri tarih sayfalarının satır aralarında çokça görebilirsiniz. Gidin Nottingham Forest ya da Queens Park Rangers tarihini araştırın, çok da uzağa gitmeden Sivasspor'a da göz atın şu an bulundukları konumu da gözden kaçırmayın, çok şey anlatır size.

Ne diyelim geçmiş ola, ama hakkaten geçmiş ola. Hem Bursaspor hem Türk Futbolu için aydınlık günlere...

Hiç yorum yok: