04 Aralık 2009

Tatsız Tutsuz // GS 1:0 Pana

Lafı eveleyip gevelemeden mevzuya girelim: Tatsız tuzsuz bir maç oldu. Futbol tek taraflı bir oyun değil, rakibin potansiyeli de sizin sahadaki durumunuzu belirliyor. Geçen sene Şampiyonlar Ligi'nde Werder Bremen'i geride bırakıp Inter ile beraber gruptan çıkmayaı başaran ve buu yaparken de Juseppe Meaza'da Mourinho'yu deviren Pana, bu sene gerçekten tanınmayacak halde. Bu pasiflik içerisinde Galatasaray'ı fazla zorlaması beklenemezdi zaten ama zaman zaman Sarı-Kırmızılılar'ın o bilindik dengesizliği işin içine girince kalede tehlikeler yarattılar. Mustafa Topal'ın sona dama faulsüz müdahalesi maçın dönüm noktasıydı. Kaleden gelen tek top ile defansta bırakılan boşluğun arasına rakibin sızmasını "Arada olur böyle şeyler" denilerek geçiştirilecek türden olmamalı.

Galatasaray son 3-4 haftadaki trendin aksine 2 ön libero orjinli oyuncu ve önlerinde Elano ile çıktı sahaya. Yaklaşık 1 aylık bu süre zarfında yaşanılan gol sıkıntısının ardından hücum gücü yüksek oyuncular ile de bu 3'lüyü oluşturmak yoluna gitmesi gayet normal teknik ekibin. Bu bir düşüncedir, uygulamaya çalışırsınız ama elinizdeki oyuncuların kalitesi bu planın işlerliğinin kalitesini belirler. Bu anlamda Topal ve Sarpın kalitesi ortada ve sınırlı ki bu kısıt içerisinde Sarp kapasitesini sonuna kadar da zorlayan bir adam. Elano ise bu maçta daha gayretli bir çizgide olsa da total verimliliği açısından çok da tatmin edici değildi.

Elano açısından yaşanan sıkıntı aslında hep daha önce de üzerinde durduğumuz kardo planlaması ve dengesi ile alakalı. Elano'nun genel özelliklerine bakınca, tek pasa dayalı bir tarzı olan çapraz-uzun paslar ile oyunun yönünü değiştirebilen ve belirli seviyeye kadar oyunu yeterli olmasa da 2 yönlü oynamaya çalışan bir yapısı olduğu görülüyor. Bunun yanında adam eksiltme, dikine dripling yapma, ince ara pasları atabilme, tempolu oynayabilme konusunda ise eksikleri olduğu hatta bu tipte bir adam olmadığı ortada. Takım yapınıza göre Brezilyalı sistem içerisinde verimli olabilir ama söz konusu Galatasaray olduğunda bu birlikteliğin sağlıklı olması çok zor.

Peki neden? Galatasaray'ın tempolu olarak topu ileri taşıyacak oyuncu sayısı çok az. Örneğin orta sahada bu tipte oyuncu yok. Ayhan oyuna sonradan girmesine ve daha diri olmasına rağmen bunu yapamadı ki bundan sonra da çok kolay değişl yapabilmesi. Bunun dışında Kewell, Arda gibi isimlerin de dripling gücü ve temposu yüksek oyuncular olduğunu söylemek zor. Keita biraz daha bu sınıfa girse de zaman geçtikçe Galatasaray'daki geleceği hakkında soru işaretleri doğuracak bir çizgiye doğru ilerliyor. Dengesiz yapısı ve oyun disiplininde kopmaya meyilli tarzı Keita'yı tercih edilebilir bir oyuncu olmaktan çabucak çıkarıyor. Elano'dan sonra Keita'nın veriminin yüksek olamayacağı kanısına kapılıyorum yavaş yavaş. Neyse, hal bu iken Elano'nu bu durağan yapısı Galatasaray'ın ihtiyacı olan şey değil. Maç 1-0 iken topu alıp, ileri taşıyabilecek, tempolu, verkaç girecek oyuncu tipine ihtiyaç duyulurken Brezilyalı fazlasıyla lüks kaçıyor ve kaçmaya da devam edecek mevcut kadro içerisinde.

Arda'nın ilk yarıdaki iştahlı futbolu, Barış'ın ve Sarp'ın mücadele gücü, Nonda'nın topu saklama becerisi ve Sabri'nin zaman zaman yaptığı iyi çıkışlar dışında pek olumlu cümle sarfetmek zor bu maçta. Ten Cate, maç öncesinde "Galatasaray'ın zaaflarını biliyoruz" şeklinde demeç vermişti, ama şu maça bakınca rakibini tek bir 90 dakika bile izlediğinden şüphe duyuyor insan. Galatasaray'a önde baskı yapan her takım istediğini almışken, kendi yarı sahasında bu kadar pas yapan bir takıma karşı baskı yapmazsanız yediğiniz 1 gole yanarsınız.

Galatasaray için yapılacak istatistikler de daha fazla pas yapıldığı ve geçmiş maçlara göre gelişme kaydedildiğinden dem vurulacak, sakın kanmayın derim. Rakibin bu kadar rahat bıraktığı bir takımın bu kadar pas yapma becerisinin olmamasına şaşırmak gerekir. Yani geçmiş maçlara göre çok fazla bir gelişim kaydedildiğini söylemek kolay değil. Süreci ve getirilerini izlemek gerekiyor.

Son 2 yılda, geçmişteki 5-6 yılın aksine Avrupa semalarında sergilenen duruş sevindirici ama Hamburg hayalleri falan kurmak için elde sebep yok. Bu futbolun üstüne konulacak çok şey, en önemlisi kadroya yapılması gereken 2-3 takviye var.( Bu bağlamda Gökhan'ın sakatlanması belki de hayırlı bile olabilir defansa takviyeyi hızlandırması açısından. ). Gerçekleri görmek, sonuçlara aldanmamak gerek. Motivasyon artışı dışında değişen fazla bir şey yok şimdilik.

Hiç yorum yok: