17 Aralık 2009

Adamı Futboldan Soğutanlar

Basmakalıpçılar 2 yıldır ağızlarına aynı cümleyi dolamış papağan gibi tekrarlıyorlar: "Türkiye'nin en iyi kadrosu Galatasaray'da". Futboldan zerre anlamayan, daha ötesi ortadaki tabloyu okuyacak zekaya sahip olamayanların klişeleri bunlar. Dün akşamki maçın 90 dakikasını bu adamlara işkence olarak defalarca izletmek lazım "Al işte Galatasaray'ın kadrosunun yarısı bu" diye.

Dünkü kadro yedek kadro olarak ifade edilebilir ama dün ilk değişiklik yapılana kadar sahada olanlardan ilk 11'de oynayan 4 isim var: Servet-Ayhan-Barış-Keita. Ek olarak 18 kişilik kadroya her girebilen isim sayısı da 4: Aykut- Aydın-Caner-Emre. Geriye kalan Serdar-Alparslan ve artık müzmün sakat olan, sahalara dönüşü 4 gözle beklenilen ama 1 dakika bile takımda kalmasının anlamı olmadığı 65.dakikada sakatlanarak oyundan alınması sonucu iyice belirginleşen Linderoth ise ilk 11'e konulduğu zaman da takıma ayak uydurabilecek yapıdalar.

Gelin görün ki kağıt üstündeki bu tablo sahada o kadar dayanılmaz bir rezalete dönüşüyor ki belirli süreden sonra gördükleriniz adamı futboldan soğutacak hadiselere dönüşüyor. Rakip kaleye gitmekte zorlanan, koca 90 dakikayı tek pozisyon ile tamamlayan, organizasyonu geçtim mücadele ve hırstan yoksun havada bir takımı görmek...

Yıllardır patlama yapacak diye beklenen ama artık bir balondan ibaret olduüu görülen, elindeki şansı kullanmak için sahada basmadık yer bırakmaması beklenirken o her zamanki rahatlığını, hırssızlığını taşıyan Aydın; olmadık yerlerde saçma sapan hareketler yapma konusunda uzman, rakip ile top arasına anlamsız şekilde girme sevdasından vazgeçmeyen Servet; orta sahada dikine adam geçmekten yoksun, ileriye top taşımaktan aciz Ayhan-Barış ikilisi; tek başına bir şeyler yapmak için çırpınan ama dağınık, bencil Keita... Bunların üstüne Mehmet Demirkol'ün çok güzel benzetmesi ile "Kurtarma sınavında kazık yerlerden soran hoca" sıfatındaki Rijkaard. Allah aşkına nedir Alparslan'ı sağ beke koyduran futbol düşüncesi? Bu adamı gözden çıkardın da yer doldursun diye koyuyorsan, formalite diye baktığın maçta sağ tarada neden Çetin'i koymayı aklından geçirmiyorsun? Daha fazla ne kaybedeceksin ki?

Artık gerçekler konuşulsun:

1)Galatasaray'ın geçen sezon Skibbe ile oynadığı futbol ve kısa zamanda futbol adına aldığı yol ile bu sezon alınan yol arasında dünyanın farkı var. Yalnız ve etkisi azaltılmış Skibbe'nin taktisyenliği ve oyunu okuma becerisi, özellikle Avrupa maçlarında oynattığı futbol çok daha farklıydı, daha fazla zevk veriyordu. Olimpiakos, Benfica, Hertha hatta Metalist maçlarındaki futbolun yanına yaklaşan hangi performansı görebildik bu sene?

2) Öyle sanıldığı gibi kaliteli bir kadrosu yok Galatasaray'ın. Dengeden yoksun, 2-3 adamın kısır futbol bilgisi ile organizasyon ve sistemden yoksun adımlar ile aldığı kararların sonuçları ortada. 2 yılda Adnan Sezgin'in yaptığı transferlerin verimi ortada: Lincoln, Linderoth, Servet, Hakan, Volkan Yaman, Yaser, Serkan Kurtuluş...Hagi-Popescu gibi dünya yıldızlarını bünyesinde barındırmış bir kulübün Lincoln ile yaşadığı problemin altında büyük oranda yönetim zaafı yatmaktadır. Bu adamın idare edilememesinde özellikle Adnan Sezgin'in büyük payı olduğunu düşünüyorum. Yaser, Serkan ve Volkan'ı es geçiyorum, hangi mantıkla Galatasaray2a trasnfer edildi çok merak ediyorum. Hakan Balta'nın transferinin ardından 1-2 ay geçtikten sonra notunu vermiştim. Ergün, Hakan Ünsal gibi adamları görmüş olanlar için sol bek sayılamayacağı belliydi. Bugün değerli gibi görünmesinin tek sebebi bu kadar genç nüfusa sahip bir ülkeden yaşanan sol bek sıkıntısıdır. Bir nevi Koyun-Keçi-Abdurrahman Çelebi hikayesi yani.

3) Gelecek vaad ediyor diye yıllarca oyuncu beslemenin manası yok. Şansını kullanamayan Aydın gibi adamlarla bağını fazla uzatmadan koparacaksın.

4) Kaliteli yerli futbolcuların temeline eklenen yabancılar olmadıkça bir daha 2000 yılındaki başarının yanından geçilemez. Şu andaki kadroda 2 ileri bir geri bitirir sezonu eğer adam akıllı takviye yapılmaz ise özellikle de orta sahaya. Topal-Barış-Sarp-Ahyan dörtlüsü çok adamı kalpten görürür, futboldan soğutur bu sene.

5) Futbolda yetenek kadar zeka da önemli. Hem futbolcunun hem de antrenörün zekisi makbul. Aynı hataları yapan, yanlışlıklardan ders çıkaramayanlar futbolu dayanılmaz boyutlara getiriyor.

Futbol basit bir oyun değildir, ama onu zorlaştıran kesinlikle yeterli muhakeme ve yorumlama yeteneği olmayan insanlardır. Biz bazı değerleri, kişileri gereğinden fazla büyütüyoruz galiba. Böylesine bir maçta sahaya çıkan kadroda sağ bekte Alparslan'ı görünce Rijkaard'ın geçmişine saygı duyarak ama gereğinden fazla büyütüldüğü sorgulamalarını da kafamdan geçirerek ayrıldım ekran başından dün gece. Erken konuşmaktan hiç haz etmem, dolayısı ile zamanın en iyi ilaç olduğu gerçeğinden hareketle teknik ekibin adımlarının daha yakından takip edilmesi, daha dikkatle izlenmesi ve artık "onlar yapıyorsa vardır bir bildikleri" mantığından sıyrılınması gerektiğini düşünüyorum.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Sondan başlayalım: "Onlar yapıyorsa vardır bir bildiği" diyoruz çoğu zaman. Bunu dememizin sebebi ise Ronaldinho, Messi, Deco, Bojan gibi futbolcular; kurulan sistem ve gelinen noktadır Barcelona'daki. Yaptıkları her şey doğru olacak diye bir şey yok ama yaptıkları şeylerin yapacaklarının teminatı olduğuna inandığımız için böyle düşünmemiz son derece normal.

Geçelim en başa. Türkiye'nin en iyi kadrosu Galatasaray'da değilse kimde? Buna cevap verin, ben de ona göre cevap vereyim. Dün akşamki kadroya bakıp da Galatasaray değerlendirmesi yapacaksak daha çok işimiz var demektir.

Sene başından beri defalarca söylediğimiz şeyi yine söylüyorum: Galatasaray bir sistem takımı olma yolunda şu an. Bu kolay değil, bunu kabul etmek niye bu kadar zor peki? Şu yazdığınız yazıda ben inanılmaz derecede sabırsızlık hissettim. Aydın'ın son şansı genç oyuncuların dilinden anlayan bir hocayla olacaktı, oldu bitti. Devre arasında gider. Servet'in kafası halen Fransa'da, ayrıca egosunu törpülemeyi bilmeyen bir adam, ileri çıkmaması gerektiğini bildiği halde çıkıyor, uzun pas atmaması gerektiğini bildiği halde atıyor, ne yapılır ki bu adama? Atölyeye sokacak halimiz yok. Ters ayaklı bekler çoğu zaman bir avantaj olabilir; Alpaslan ya da Uğur Uçar Philip Lahm değil ama şu maçın da deneysel bir kimliği olmayacaksa hangi maçın olacak?

Skibbe'nin sistemi çok daha kısa sürede oturdu ve daha kolay işledi evet; ama unutulan bir şey var: Lincoln. Skibbe o sistemi tek bir adam üzerinden işletiyordu; kanıtı da Eskişehirspor maçıdır. Ama şu an oturtulmaya çalışılan sistem tüm takıma yayılmaya çalışılıyor, bu iki maçta olacak bir şey değil.

Sizi sakin olmaya ve teknik kadroya güvenmeye davet ediyorum; zira şu an Galatasaray'ın başında bulunan insanlar gibileri belki bir 20 sene daha gelmeyecek Türkiye'ye. Eleştirmek gerekir illa ki, ama unutmayın ki Liverpool taraftarı teknik direktörlerini eleştirmiyor belki de bu yüzden dünyanın en iyi taraftarı. Bizim de görevimiz eleştiriden önce destektir.

Sacit Tekin dedi ki...

Chao grey,

En iyi kadro konusundan başlayayım önce: Kadro meselesine bireysel isimler olarak değil takım dengesi açısından bakmak lazım. Galatasaray'ın kadrosundaki isimlere bireysel olarak bakıldığında olumlu yaklaşılsa da bu bireyleri bir araya getirdiğinizde ortaya çıkan toplam yapı ne yazık ki bu bireyselliklerin toplamının vaad ettiklerini koymuyor ortaya
Bir takımın hayati noktasını orta saha olarak nitelendiririm hep. Dolayısı ile Galatasaray'ın şu anki oyun yapısının sınıf atlaması mevcut kadro ile oldukça zor. Çünkü oyunun 2 yönünü de oynayabilen oyuncu sayısı neredeyse yok gibi. Maçtan maça performanslar artış gösterse de istikrarlı bir şekilde bunun becerebilen kimi gösterebiliriz ki? Düşünün 1 kere, yaklaşık 1.5 yıldır Mehmet Topal'ın modern orta sha çizgisinden uzak olduğunu yazdım hep, oysa yeni yeni bu defolar çoğunluk tarafından görülmeye başlandı.

Mutlaka bir kıyaslama yapmak gerekirse elbette hücum hattı Galatasaray kadar kaliteli görünmese de takım dengesi ve kadro zenginliği açısından Fenerbahçe'nin önde olduğunu söyleyebilirim. Özellikle orta sahasındaki isimlerin tam da Galatasaray'a ilaç olacak yapıda olacağını belirtmek lazım. Emre ve Özer'i alıp Galatasaray'a koyun takımın en büyük açıklarını kapatır. Galatasaray'ın yedek kadrosunun hali Sturm maçında ortadaydı. Fenerbahçe'nin en büyük dezavantajı eldeki kadroyu verimli kullanmayı bilmeyen Daum faktörüdür.

Rijkaard konusuna gelince, sistem üzerinden eleştiri yapmıyorum ki yeni bir model oturtmanın zaman alacağını biliyorum ama başka bildiğim bir geçtek de ne yazık ki mavcut kadronun Rijkaard'ın kurguladıklarını uygulama anlamında kısır kaldığı ve takviye yapılmadıkça kalmaya devam edeceği.

Skibbe'nin sisteminin Lincoln'e bağımlı olduğu görüşünüze katılıyorum ama bunun oluşmasında kadroyu oluştururken bu eksikliğin görülememesinin de etkisi fazlaydı. Yani oyuncu yedeklemesi anlamında planlama yapılmamıştı.Tek kişiye bağlı yapıları kabullenmek mümkün değil ama eldekiler ile yapabileceklerinizin en iyisini yapmak da bazen alkışlanmayı gerektirir. Bu açıdan geçen sene bu yapının alternatifsizliğini eleştirsem de eldeki kısıtlı imkanlara ve gerçekten kulübedeki Yaser, Serkan, Aydın, Volkan gibi kısıtlara rağmen yapılanları takdir etmek de gerekir.

Bu sene ile kıyaslayınca arka planında ne yatarsa yatsın sonuçta ortaya çıkandan aldığınız zevk arasında ciddi fark var. İşin kötüsü Rijkaard ile gelecek adına ümit yok çünkü, ciddi bir kadro yapılanması şart Galatasaray'da. Ciddi bir değerlendirme yapılır ise 5-6 oyuncunun bu takımın futbolun üzerinde önemli engel olduğu çok rahat görülür ama...

Sacit Tekin dedi ki...

--Buradan Yoruma devam--

Yukarıda da yazdım, Rijkaard'ın sistemi üzerine ya da şu ana kadar yapının oturtmamış olmasına atıfta bulunarak eleştiri yapmıyorum ki bunu daha önceki yazılarda da görürsünüz, ama körü körüne Rijkaard'a sarılarak yaptığı değişilikler ya da kadro dizilimi gibi konularda da eleştirmem konusuna karşıyım. Ne olursa olsun Alparslan'ın sol bekte oynatılmasını kolayca anlayabilmem mümkün değil.

Çok net bir örnek vereceğim: Galatasaray maçlarını yakından takip eden birisi Galatasaray'ın en büyük sıkıntılarından birinin ceza sahasına soktuğu oyuncu sayısının azlığı olduğunu farkedecektir. Bir çok pozisyonda gole yakın duran oyuncu sayısı 3'ü geçmiyor. Orta sahada oynayan oyuncuların hücum anlamındaki limitleri de düşünüldüğünde bu kaçınılmaz hale geliyor.Ortada bu gerçeke varken ileride nokta santrfor olmadan Bursa deplasmanına çıkmak ve bu bölgede Arda'yı kullanmanın "Rijkaard yaptı ise vardır bildiği" düstüru ile değerlendirilmesi bence vizyonu darltmaktan başka bir şey değildir.

Özetle, oyuncu yapısının totali açısından Galatasaray'ın özellikle hiç de modern olmayan bir orta saha yapısı var.

Rijkaard'a sabır gösterilmesi ve beklenmesi gerekiğini ben de düşünüyorum, orada bir problem yok. Sistem ise mevzu boynumuz kıldan ince ki eleştiriler sistem üzerine değil. Kadro değişmedikçe de Rijkaard'ın enler yapacağını görmek mümkün olmayacak bence.

Bu konuda eleştiriye karşı olmama rağmen körü körüne olay bakıp hiç eleştiri yapılmaması da benim penceremden mantıklı değil.

Vermek istediğim mesajlar bunlari umarım daha açıklayıcı olmuştur.