20 Aralık 2009

Galatasaray 1:0 Gençlerbirliği

Lafı fazla uzatmadan sonda söyleyeceğimi başta yazayım: Fiziğinden başka hiç bir artısı olmayan, futbol zekası son derece düşük Servet; Hakan Ünsal-Ergün Penbe gibi sol bekleri görmüş bir futbol izleyicisi için asla bek sınıfına konulamayacak ve "koyunun olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi" muamelesi gören, yaklaşık 3 yıldır bir tek ortasını asist olarak ceza sahasına göndermemiş Hakan Balta ve sahadaki tek marifeti koşmak olan, topu ileriye taşımadan rakip ceza sahasıan girmeden maç bitiren, aldığı topları yana ve geriye oynamaktan başka marifeti olmayan Mehmet Topal'ı çıkar bu takımdan ,yerlerine de mevkilerinde kaliteli 3 adam koy bu takımın sahadaki futbolu sınıf atlar. Adnan Sezgin'in iş bilmezlikleri, marifetleri bunlar işte. 1 milyon euro verip Özer gibi adamı almaz ama Yaser, Volkan, Serkan Kurtuluş ve nicelerine parayı akıtmayı bilir, Galatasaray'ın en büyük belalarından biri de böylesine futboldan anladığını düşünen adamların takım üzerinden elini çekmemeleri zaten.

Maça gelince, ilk 45 dakikada sahadaki futbol Galatasaray adına sezonun en iyi 5'ine kesinlikle girer, hatta ilk 3'e bile yazılır. 2 kanadın da efektif kullanıldığı, orta sahanın topun gerisine çok kısa zamanda geçerek rakibi baskı aldığı dakikalarda rakip kalede gole dönüşebilecek 3-4 net atak gelişti. Dün özellikle sol kanadın iyi çalışmasının baş aktörü Caner'di. Hakan Balta'nın açık oyuncusuna hücumsal anlamda destek vermediği yapıdan Caner gibi sol açık kökenli ve ayağına hakim bir oyuncuya geçiş yapınca sol taraftan daha efektif ataklar geliştirilmeye başlandı. Her ne kadar savunmada çıkışlarda hata yapsada geçmişe göre savunmayı daha iyi yapma anlamında göstermiş olduğu iyi niyet de gayet olumluydu. Kesinlikle koca bir artı almıştır dün akşamki performansı ile. Takımın ilk yarıdaki baskısının verimini daha iyi almak aslında orta sahada daha farklı karakter ile çok daha mümkün kılınabilir. Topu dikine oynayabilen, adam eksiltebilen oyuncularınız ile bu tip baskılar sonucu rakip kalede daha tehlikleri ataklar geliştirebilirsiniz. Ne yazık ki Mehmet Topal ve Mustafa Sarp gibi limitli oyuncular ile bu hızlı düşünceleri eyleme dönüştürmek mümkün değil.

2. yarıda bu önde baskıdan yoksun ve rakibi geride kaşılayan orta saha ile Galatasaray 45-60 arası ciddi baskı yedi Gençler'den. Skor bu süre zarfında 3-0 gelse kimsenin gıkı çıkamazıd ki çok net pozisyonlar kaçtı. Burada ilk yarı bu kadar iyi bir oyun ortaya koyduktan sonra bir anda 3 gol yiyebilecek derecede ciddi bir oyun içi düşüş göstermenin sebepleri iredelenmeli, bu oyun dalgınlığını çözümlemenin yolları bulunmalı. Topal ve Sarp'ın kötü performanları ve Topal'ın neredeyse stoperlerin arasına girmesine yol açan geri 4'lü bağımlılığı da buna yol açan etkenler arasında.

Yine ilk yarıdaki olumlu tablo üzerinden gidersek, Elano'nun daha çok sorumluluk alan ve takım arkadaşları tarafından daha çok aranılan adam haline gelişi gelecek adına önemli ama hala oyun temposunda önemli sorunlar barındırıyor Brezilyalı. 45-65 arasında sahada olup olmadığını anlamak için ciddi çaba sarfetmek gerekiyordu. Golden önceki pası ise her ne kadar Keita'nın aracılığı olsa da direkt Kewell'a gol öncesinde yapılmış kadar değerlidir. Önünde alacağı uzun bir yol olduğunu ve takımın performansını yukarı taşıyacak doğru oyuncu olmadığını hala düşünüyorum ama umduğumdan daha faydalı işler yapmaya başlaması da Galatasaray için önemli bir gelişme.

Kewell geçen senenini çok ötesinde, çizgisini yukarıya taşımaya devam ederken, Arda ise yine garip hallerini sürdürmeye devam ediyor. Zaman zaman oyunun temposunu düşüren, zaman zaman da mücadele azmi ile öne çıktı dün akşama ama pek tadı olmadığı da aşikar. Keita tüm dağınıklığına ve sarı kartı var iken 2. sarıyı görmek için tehlike çanları çalmasına rağmen bir anda ani parlamalar sonucun yaptıkları ile her an sonucu değiştirecek tipte bir adam. Rijkaard'ın Keita ile asıl sorunu da bu dağınıklı sanırım ama sahada olmamasının daha büyük sorun olduğunu da kabullenmek gerek.

Gençlerbirliği'nde Harbuzi'nin topa karşı sanatkar tavrı etkileyiciydi. Futbol zekası ve görgüsü gayet gelişmiş. Takım olarak da gayet diri ve ayağa oynama çabası içerisindeler. Dün akşam da biraz dikkatli olsalar skorbordaki skoru çok rahat değiştirebilirlerdi.

Devre arasından önceki bu maç takımın pozitif havasının devam etmesi açısından oldukça önemliydi. Burun farkıyla olsa da 17. haftayı lider bitirme ihtimali bile önemli bir moral kaynağı camia için. Şimdi devre arasında yapılacak takviyeler önemli. Avrupa Ligi'nde ligde diplerde sürünse de Atletico Madrid gibi etkili orta sahası ve hücum hattı olan bir rakiple oynayacak olmanın ciddiyeti ile iyi rütuşlar şart bu kadroya. Bana kalsa kilit yer orta saha ama defans ve hücumda da eksikler olduğu düşünülünce yapılacak çok şey olduğu görülüyor. Uygun takviyeler ve iyi bir devre arası ile yukarı doğru ivmelenmeye başlamak hiç de zor değil.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Merhaba Sacit Abi,
Takım ilk yarıda bana göre en iyi topunu oynadı ve bu takım bana göre 2-3 transfer ve iyi bir ara hazırlık dönemi ile bu sezonu çok iyi bir şekilde tamamlayabilir. Galatasaray çok eleştiriliyor ama bu düşüş beklenen bir düşüştü zaten bu kadar acımasız eleştirileri doğru bulmamaktayım. Sezonu en erken açan takımlar her zaman problemler yaşarlar. Bununla birlikte hakemlerin,özellikle yan hakemlerin çok formsuz olduklarını düşünmekteyim. Dün Kewell'ın 5 cm ile görülen ofsayt golü ve bugün Trabzon-Fener maçının 5. dkkasında 4 metre olmasına rağmen kaldırılan ofsayt bayrağı beni düşündürmekte. Bunların özellikle son 3 haftada sıkça tekrarlanması beni hakemler açısından kararsızlığa itmekte. Umarım toparlanırlar. Son olarak ise kura yorumum olacak. Atletico Madridi çekmemiz iyi oldu, devre arasında Agueroyu da satarlar ise Galatasaray'ın eleyebileceği bir takım olduğunu düşünmekteyim.
İyi Akşamlar...