19 Eylül 2010

Denge // Fenerbahçe 1:1 Beşiktaş














Maç öncesi yorumlarında geçmiş için denge hakim demiştik, bu maçta geleneği bozmak istemedi beraberliğe bağladı sonucu ama sadece tabelada denge vardı 90 dakika sonunda. Oyun olarak çözümleme yapmak için bölümlere ayırarak konuşmak sanırım analizde yardımcı olacak.

İlk 15 Dakika

Oyunu rakip sahada oynamak isteyen taraf olarak öne çıktı Beşiktaş. Guti'nin top dağıtımı, Nobre'nin öne çıkışları ve sırtı dönük topları ile duvar olma çabası, Q7'nin ise sol tarafta başladığı kaleye inme denemeleri, Ernst ve Ekrem'in önde basmaları ve rakibin top almasını önlemede sağladıkları başarı bu dilimde öne çıkan noktalardı.Nihat'ın maç boyu sürecek ultra etkisizliğinin de ilk işaretlerini aldık. Fenerbahçe adına Dia'nın yapacağı katkının ilk işaretleri bu dilimde ufaktan kendini belli etmeye başlamıştı bile. Alex'in ise neredeyse adının bile duylmadığı dakikalar olarak da dikkati çekti bu dilim.

15-45 Arası

Çok da anlam veremediğim ya da açıklayamadığı bir biçimde Beşiktaş bu etkisini kaybetmeye başladı. Bunda iki etken vardı aslında. Q7 ile Nihat kanat değiştirince Gökhan Gönül bu rahalığın da etkisiyle daha çok ileri çıkmaya başladı. Dia'nı hızı ve dinamizmi ise sağ tarafa öncelikle Ekrem'i, değişiklik sonrası ise İbrahim'i tedbirli olmaya zorladı ve daha çok geride tuttu. Hafif yoklamalar sonrası Hakan'ın artık klasikleşmeye başlayacan bir derbi hatası ile sektirilen top ile Niang'ın ayağından bulunan gol, Ekrem'in sakatlanışı ve planlarda yapılan değişiklik bir kaos ortamı içerisine soku Beşiktaş'ı. Burada İbrahim Üzülmez tercihini gayet mantıklı buldum. Çünkü o bölgeye acemi olsa da tecrübesi ile bir duruş sağlayacak İbrahim Üzülmez'i koymak yerine saha içerisinde birden fazla kişinin yerni değiştirecek bir hareket silsilesine girişmek çok daha negatif etkileyebilirdi saha içi kurguyu.

Bu kaos ortamı içerisinde net 4-5 pozisyonun 2. gol olarak ağalara gitmemesi Siyah Beyzlıları oyunda tutan en büyük etkendir bu akşam. Beşiktaş'ın etkisinin oldukça azaldığı bu periyotta Fenerbahçe'nin organize olabilme oyunu kontrol altına alabilme anlamında yaşadığı sıkıntılar bir kenara not edilmeli. Daum , Aykut Kocaman arasındaki oyun anlayışı farkının resmi belgesi olarak da saklanmalı. Oyunu kontrol ederek son 7 yıldaki başarılara ulaşmış bir takımın geçiş yapmak istediği oyun sisteminin sancıları olarak görüyorum bunları.

45-90 Arası


Emre'nin sakatlığı sonrası Özer'in sağ tarafa, Mehmet'in ise ortaya geçişi sonrası zaten arızalı olan sah içi kurgu iyice çıkmaza soktu Fenerbahçe'yi. Maç öncesinde herkesin Beşiktaş savunması öne çıkarsa arkaya atılacak toplar ile bulunacak pozisyonlar tehlikeli olabilr öngörüsünde bulunuyordu yaa işte bu dakikalar tam biçilmiş kaftandı bu sözün gerçekleşmesi için. 2-3 net pozisyona da hızlı hücumlar ile girilse de gole ulaşılamadı. Her geçen dakika ise Beşiktaş'ın baskısını arttırdığını, Q7'nin vitesi yükselttiğini gördük. İlk yarıdaki sakatlıkların getirdiği 2 mecburi değişiklik ile eldeki tek kurşunu atmak için uygun anı bekleyen Schuster ile rakibin hamlesini bekleyen Aykut Kocaman maçın kaderini 70'den sonra derinden etkileyecek hamleleri yaptılar.

Benim Nihat-Bobo olarak düşündüğüm değişikliği Aurelio-Bobo olarak yaparak tamamiyle golü düşünen Schuster aralara atılacak toplar için Nobre'nin yanına 2. bir adamı sokarak sonuca gitmeyi amaçladı.

Şimdi sıra Aykut Kocaman'da idi. Rakipte Guti yorgunluk sinyallerini vermiş, defansının önünde çapa olarak sadece Ernst kalmıştı. Alex'in de etkisizleştiği aşikarken ne yapılabilirdi? Defansın artık orta sahaya kadar çıktığı bu anları değerlendirmek adına hızlı bir Stoch faydalı olabilir miydi? Derken tabela kalktı, çıkan oyuncu tahmin edildiği gibi 10'du ama giren oyuncu taraftarın bile adını söylerken hayıflandığı Baroni idi. Kocaman, tercihini skoru korumaktan yana kullanmıştı. "Oysa Özer ortaya çekilip, kenarlarda Stoch-Dia ikilisi ile hızlı çıkışlar yapılabilir miydi" sorusu çok ciddi olarak bir tarafta duruyordu.

Q7'nin bu dakikalarda artık insiyatifi iyice ele aldığını gördük, izlerken de aldığımız zevk hanemize artı olarak yazıldı. Guti'nin pasları ile eşlik ettiği 2. yarının sonralarına doğru Bobo'nun çok doğru bir defans arası koşusu ve İspanyol'un güzel görüşü, Volkan Demirel'in çapraza doğru giden adama neden temas edildiği soruları ile izleyenleri bırakarak yaptığı penaltı. Çünkü Bobo daha hamle gelmeden penaltı yaptırmak istediğini belli etmişti bile ama Volkan kritik anlarda doğru karar veremeyen bir kaleci olacağını haykırırcasına yapacağını yapmıştı.

Guti'nin atacağı köşeyi belli etmesi, Volkan'ın teması ama önlenemeyen gol ile artık bitiş düdüğünü beklemek kalmıştı artık bizlere ve puan olarak olmasa da psikolojik avantakı eline alarak Kadıköy'den ayrılan taraf oldu Beşiktaş.

Beğendim
Querasma trasnferi sonrası saha içerisindeki performansı için endişelerim vardı ama bu akşam da gösterdiki Beşiktaş'da Inter yıllarının üstüne set çekmeye kadar vermiş. En öne çıkan isimdi.

Işık Var
Dia hızı, top hakimiyeti ile iyi işler yapacak, tek sıkıntısı son hamleler. Hem şut hem de pas tercihlerinde biraz dikkatli olursa çok daha faydalı olacak.

Yazık Oldu
Guti'nin kornerden gelen topuna ilk vuruşunda başarılı olamasa da defansdan dönen topa vurduğu yarım volenin gol olmaması tam anlamıyla yazık oldu. Volkan'ı ard arda yaptığı 2 kurtarışı da alkışlamak gerek.

Ne yaptın?
Kaleciler maçın kaderini çizdiler bu gece. Hakan'ın yanlış bir yan top çıkışı ki topu uzaklaştıramaması değil çıkış hatalı çünkü zaten daha önce topa buluşma ihtimali olan Niang'ın arkasına çıkıyorsun, topa dokunsa kaley bulacak sen ise oksijen, azot toplayacaksın. Volkan ise penaltıyı hediye eden isimdi. Sağ köşeye doğru giden oyuncuyu etkisiz hale getirmenin ço daha efektif yolları varken ayağına müdahele etmeyi seçmek ilginç.

Teknik Adamlar
Sahaya çıkan kadrıolar açısında Aykut Kocaman adına eleştirilecek bir şey yok ama Schuster hangi veriye dayanarak Nihat'ı oynattı bilmiyorum. Sanırım bu maç iin tercihi bu atmosfere alışık isimler ile sahaya çıkmaktı, ama Nihat sahadaki 22 kişinin Alex ile birlikte en etkisizi hatta 10'un bile gerisindeydi.

Aykut Kocaman'ın oyunu kontrollü oynama yolundan daha hızlı oynamaya çalılan bir takıma doğru sürüklemek sitediği Fenerbahçe'nin 7 yıllık alışkanlığı bir çırpıda terketmesi kolay olmayacak, Kocaman'ın iş gerçekten kolay değil. Schuster tek değişiklik hakkı ile risk alsa da 1 puan ile dönmesi fena sayılmaz. Eğer maçı kaybetse sahaya çıkardığı 11 mutlaka sorgulanacaktı. Oyuna müdahalesi, arayış içerisinde oluşu Beşiktaş adına en büyük umut kaynağı.

Hiç yorum yok: