04 Mayıs 2010

Crucible'da Avustralya Bayrağı...






















 Robertson sonuna kadar hakettiği şampiyonluğa ulaştı. Martin Gould'u 11-5'den gelip turnuva dışına ittikten sonra Davis'i sürklase edişi, Carter'a karşı aldığı rahat galibiyet ve sonrasında yine geriden gelip Dott'ı mağlup edişi.... Britanya dışından kupaya uzanan ilk isim olmak kolay değil. Geçen sene de yarı finale kadar ilerleme başarısını göstermişti ama bu sene zirveye ulaşmayı başardı. 30 yaş öncesi kupaya uzanmak da psikolojik olarak önemli, elbette 30'lu yaşlar gayet makul bir dönem olsa da snooker için, bu olgunluk dönemine sağlam apoletlerle girmek kendi kariyeri adına dönüm noktası olabilir.  Dott, 3 finalde yalnıca 1 kez gülebildi. Buraya kadar gayet iyi geldi, Murph'yi 13-12 ile geçişi gayet etkileyiciydi. Sakin ve mütavazı yapısı ile sempatiyi direkt topluyor, yolu açık olsun.

Turnuva genel anlamda iyi geçse de Higgins'in şike skandalının ortaya çıkışı biraz gölge düşürdü. Dünya Şampiyonu olmuş halen de 1 numara daki bir ismin böylesi bir olaya karışmış olması gerçekten şaşknlık verici. Muhtemelen klasman da çıkarılacak ve bu şampiyonluk ile Neill Robertson Dünya 1 Numarası olacaktır.

Rocket için de tma bir hayal kırıklığı oldu turnuva. Geçen sene daha erken veda etmişti bu sene ise ancak çeyrek finali görebildi. Müthiş yeteneğine rağmen her an konsantrasyonunu kaybetmeye meyilli yapısı en büyük zaafı. Açıkçası bazen kabak tadı veriyor bu sallamaz, oyun bitse de gitsem tavırları ama yapacak bir şey yok, geçmişine -yaşadıklarına bakınca altında böylesi farklı bir kişilik olması da gayet normal.

2010 Robertson'ın yılı oldu, önce baba oluşu ve bu şampiyonluk. Bu müthiş yetenekle yeni finallerde görmek için fazla beklemeye gerek kalmayacak gibi...

Hiç yorum yok: