07 Haziran 2009

Frank Rijkaard Transferi Üzerine



Daha önce de yazmıştım :

"Bu takıma kaos futbolundan daha farklı ufuklar açacak, bizlere akıl fubolundan kesitler sundurup futbolun aslında ne olduğunu hatırlatacak bir hocaya ihtiyaç vardı. Bu sezon Skibbe’nin kısa döneminde bile Arda’nın futboluna ne kadar akıl eklediğini gördük. Dünkü milli maçta (Azerbaycan) bu aklı resmen takıma bulaştıran ve o ayağa yerden paslaşmaların fitilini ateşleyen isimdi. Dolayısı ile takımın sahada sadece deli gibi koşturmasından daha fazla şeyi görmeyi hakettiğimizi düşünüyorum. Bu açıdan Co umut veriyor bana. 4-3-3 ya da 4-2-3-1 ile arkaya yaslanıp futbol izlememizi sağlayacak adam olabilir. Ya da benim bilmediğim başka biri varsa bunları yapabilecek ona da kabul."

Bu cümlelerden hareketle Rickaard transferi gayet umut vaadedici. Geçen sezon Skibbe'den geriye kalan esintilerin devam edecek ve gelişecek olması da işin diğer olumlu noktası tabiiki. Spor basınının aksine Bloger'lar olarak üzülmüştük Skibbe'nin gidişine oynatmaya çalıştığı akıl fuboluna yıllardır duyulan özlemden ötürü. Bugün eminim herkesin gözlerinde o "akıl futbolu" na kavuşacak olmanın parıltısı var.

Tardini, Rijkaard transferini değerlendirirken akıl fubolu düsturundan hareketle Skibbe - Rijkaar futbolları arasındaki benzerlikten dem vurmuş ve Skibbe'yi oynattığı futboldan dolayı eleştiren yönetimin benzer futbol mantalitesine sahip bir teknik adam tercihi yapmasını mantığını sorgulamış. Mantık olarak doğru bir yaklaşım ama şu gerçek gözden kaçırılmamalı: Ne Galatasaray yönetimi ne Türk Medyası Skibbe dönemi Galatasaray futbolunun farklılığını anlayamadı. Yani yılların kaos futbolu yerine yerden ayağa pas yapmaya dayalı bir futbol anlayışı geliyordu ve bizrçoğumuz için sevindiriciydi bu peki nasıl oldu da asıl farketmesi gerekenler farketmedi? Burada en dikkat çekici husus Alman Hoca'nın özellikle ilk dönemlerinde takımın mücadele ve defansif güç anlamındaki düşük direnci oldu. Yani evet takım rakip ceza sahası çevresinde 1 şeyler yapmaya çalışıyordu ama takımın rakiple mücadele etme gücü beklenenin altındaydı.

Özellikle ilk zamanlarda bu sıkıntı çok dikkat çekince zaten kariyerinden ötürü (-) puan verilmiş 1 antrenör olarak Skibbe'nin kalemi kırılmıştı ama uygun zaman bekleniyordu. Bu arada sakatlık geri dönüşlerinin etkisyle de takımı rayına oturmaya başlamıştı ama kafalarda hala o ilk başlardaki imaj vardı. Sonuçta malum son oldu. Geçmişe dönüp bakıldığında Skibbe'nin belki de Galatasaray Yönetimi içerisinde bazı isimler tarafından bile ciddiye alınmadığını ve oynatmış olduğu fubolun da bu nedenden dolayı anlaışlmaya çalışılmadığını düşünüyorum. Yoksa Galatasaray Futbol Şubesi'nin bu benzerliğin farkında olduğunun hiç ama hiç sanmıyorum.

Hollandalı'nın yardımcılığını ise Neskeens yapacak ki aslında transferin en önemli noktası burası. Bir antrenörün ne kadar güçlü olduğunu görmek için yanındaki 2. adama bakmak gerekir diye düşünürdüm hep ve ortadaki tablo daha fazla konuşmayı gerektirmeyecek kadar da net. Neskeens hakkında Aceto'nun yazdığı o güzel yazıyı okuyunca da kafanıza tüm parçalar rahatlıkla yerine oturtulabiliyor. Eğer Neskeen değil de yetişmesi için bir Türk Antrenör koyalım denirse işte o zaman ibre tersine dönebilir çünkü tek başında Rijkaard'ın olması yeterli değildir ve olmayacaktır.

Şimdi Rijkaard oturup takımın geçmiş maçlarını izleyecek ama birileri mücahil olup Benfica, Berlin, Trabzon maçlarını en başta izlemesini sağlasın ki aslına bu takımda O'nun oynatmaya çalışacağı futbolun izlerini görsün. Genel olarak yapılan "Aragones-Fenerbahçe" karşılaştırmasından işte tam da bu noktada ayrılıyor "Rijkaard - Galatasaray" birlikteliği. Evet yeni bir sistem gelecek ama geçen sezonun yaklaşık 20 haftasını zaten bu mantıkla geçiren futbolcular için büyük bir değişim olmayacak bunu hep beraber göreceğiz zaten.

Yaşanacak ilk sıkıntı ise GS Teknik Analizi yaparken sürekli dem vurduğumuz ve Rijkaard'ın oturtacağı sistemde de çok öenmli olan orta sahada oyunun 2 yönünü oynayabilen oyuncuların varlığını azlığı. Ayhan biraz daha yetenkeli olsa da özellikle Topal ve Barış gibi ofansif yaratıcılık anlamında sıkıntı yaşayan oyuncular ile bazı problemler yaşanabilir. Mustafa Sarp transferi de yine aynı çerçeve içerisinde değerlendirildiğinde yanlıştır, çünkü Galatasaray ön libero değil orta saha oyuncusu aramalı.

Daha geniş değerlendirmeleri ilerleyen döneme saklamak lazım çünkü yazılacak çok şey bulacağımız apaçık ortada...

Hiç yorum yok: