17 Temmuz 2010

DK 2010: Final Maçı İspanya İzlenimleri

Yarı finaldeki Almanya maçından sonra hafta sonu Barcelona'da maçı izleme ihtimalimden dolayı İspanya'nın finale çıkmasının beni gayet memnun ettiğini yazmıştım. Cuma günü Barcelona'ya gidişim sonrası bir yandan şehri gezerken bir yandan da Pazar akşamı oynanacak finali büyük bir güruh içerisinde izleyecek olmanın heyecanını içten içe yaşıyordum.

Cumartesi günü yaklaşık 35 yıldan beri ilk defa yapılan meydanları dolduran binlerce insanın katıldığı  Katalanların bir yasaya karşı beraberce tepkilerini gösterdikleri gösteride bulunma şansım oldu. Sloganlar, müzik iç içe bir festival havasında gayet güzel bir gösteride sıkça "We are a nation; Catalunya is not Spain" yani "Biz bir ulusuz; Katalunya, İspanya değildir" cümleleri duyuldu kalabalıktan. Balkonlarda asılı duran İspanyol bayrakları görüldüğü zaman hep bir ağızdan yuhalandı.

Bir gün sonra bu defa Barcelona sokaklarında final heyecanını belki de Madrid'de olduğu kadar olmasa da hissedebiliyordunuz. Maç saati yaklaştıkça metroda İspanya bayrakları, formalarını almış tezahurat yapan kalabalıkları görmeye başladık. Açıkçası bolca meydanı bulunan geniş şehir Barcelona'da maçı tam olarak nerede izleyeceğime karar verememiştim ama metrodaki büyük kalabalığın arkasına takılmak en güzeli gibi geldi ve çıkışta binlerce insanla dolu "Plaza de Espanya" meydanını görünce doğru seimi yaptığımı anladım ama beni büyük bir sürpriz bekliyordu, çünkü fotoğraf makinasının şarjı bitmişti. Böylesine bir anı fotoğraflayamamak büyük işkenceydi ama yapacak bir şey de yoktu.

2 dev ekran kurulmuş meydanda arka taraflarda alsam da yerimi rahatça görebiliyordum maçı ve tezahuratlar arasında maç başladı. Arada turunculu Hollandalı güzellerde meydanın havasını değiştiriyordu. Ayakta beklemenin yorgunluğu ile 5-10 dakikalık kısa molalarla maça ara verdim.

90 dakika sonunda edindiğim izlenim hakemin gayet kötü olduğu, Hollanda'nın İspanya orta sahasını sertlik ile yıldırmaya çalıştığı ve İspanyollar'ın o bilindik oyunları ile en iyi yaptıkları pas oyununu sergilemeye çalıştıklarıydı. Daha net pozisyonları yakalayan taraf ise Hollanda idi özellikle Roben'in karşı karşıya kaçırdığı gol maçın kader anıydı.

Uzatma dakikaları ile Torres tezahuratları iyice yükselmeye başladı, 2. uzatmalarda oyuna girişi meydanı iyice canlandırdı veeeee 116. dakikada Iniesta'nın golü ile sabaha kadar sürecek eğlence başladı. Maç sonrası meydandaki insanların hali gerçekten görülmeye değerdi. Sabahın ilk ışıklarına kadar tüm Barcelona çılgınlar gibi kutladı.. Katalanların memleketinde İspanyol bayraklarının dalgalanışı da ilginçti hani ama Barcelona ve Katalan orijinli futbolcuların çokluğu ve golün de yine bir Katalan'dan gelişi belki de bu kupayı Katalanlar için de kutlanabilir kılıyordu.

Bir gün önce Katalunya bayrakları ile dolu meydanlarda şimdi İspanya bayrakları dalgalanıyordu, hayat bu kadar ilginç işte...

Sabaha kadar süren eğlenceler sonrası ilk işim gidip gazete almak oldu. Manşette kupa'nın havaya kalkışı, Iniesta ve Casillas'ın sevgilisini öptüğü an vardı. Iniesta'nın golü an be ana geçen sezon yarı finalde Chelsea'ye attığı gol ile kıyaslanıyordu. Howard'ın yönetiminden İspanyollar da memnun değillerdi ama kupanın alınışı sonrası bunun pek de önemi yoktu.

AS gazetesi 2006 yılında Casillas'ın vermiş olduğu röportajla "Bu jenerasyon iyi işler yapacak, 2010'da dünya şampiyonu olacağız" sözlerini de Kaptan 4 yıl önce söylemişti diyerek ön plana çıkarıyordu.

Maç sonrası konuştuğum İspanyol almayan kişi de İspanya'nın maçı hakettiği konusunda hemfikirdir nedense Hollanda ve futboluna karşı pek sempati beslenmiyordu. Ben de İspanya'nın kupaya kötü başlamasına rağmen zamanla artan formu ile kupayı hakettiğini düşünüyorum ama bu formun artışında kesinlikle sakatlıklar ile boğuşan Iniesta'nın gün geçtikçe kendisini buluşunun etkisi çok ama çok fazla. Fabregas'ın da Xavi-Iniesta orta sahası ile sanki 40 yıldır beraber oynuyorlarmışçasına Alonso'ya oranla daha iyi anlaştığını söylemek gerek.

Del Bosque'nin de formsuz Torres'den vazgeçişi, Pedro ile orta sahayı daha kalabalık tutarak Villa'yı uç tarafta kullanması da İspanyolların daha etkili futbol oynamasında bence etkiliydi.

Bir kupayı daha geride bıraktık, Güney Afrika'da olamamanın benim için 2 kötü yanı var. Türkiye maçlarının izlenme ihtimalinin artması açısından aynı saat diliminde bulunulan ülkelerde yer alamamak kötü aslında. Brezilya'nın saat olarak geride oluşu tıpkı 94 de olduğu gibi uykusuz geceler demek. Tabiki bu geceleri yaşamak için orada olmak lazım.

Hiç yorum yok: